İSLAM, SİYASET, YÖNETİM
Kur’an’ın bildirdiği temel hükümler evrenseldir. Yaşanacak her zaman ve mekanda her toplumda, millet, devlet ve yönetimde uyulması gereken hükümlerdir. Din siyasete alet edilmez, yaşanır. Dini her boyutuyla yaşayan, İslam'ın siyası içerikli mesajlarını hayatına tatbik edenler dini siyasete alet yapmaz aksine dini yaşamış olur. Dini siyasete alet edenler dini yaşamazken dini mesaj verenlerdir.
Aşağıdaki ayete bir bakalım:“Ey Muhammed! Andolsun ki onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, “Onları güçlü olan, her şeyi bilen yaratmıştır” derler.” [Zuhruf:9.]
Bu ayetin tefsiri şöyledir: Bu adamlar bunu da itiraf ediyorlar. Her dönemde azîz, alîm olan Allah’ın farkındadırlar. Allah’ın azîz, alîm, güç, kuvvet, izzet sahibi olduğunu ve varlıkların kendisi tarafından yaratılmış olduğunu, yaratıkların yaratılışı konusunda kimsenin O’na ortak olmadığını biliyorlar. Kendisiyle baş edilemeyecek olduğunu, tüm varlıklar üzerinde kâhir olduğunu, göklerin ve yerin, göktekilerin ve yerdekilerin yaratıcısı olduğunu biliyorlar ve itiraf ediyorlar, ama böyle bildikleri, tanıdıkları Allah’ı kendi hayatlarına karıştırmak istemiyorlardı. Göklerin ve yerin yaratıcısı olarak kabul ettikleri Allah’ın hayatlarına karışmasını reddediyorlardı. Allah’ın göklerdeki hâkimiyetini kabul ediyorlardı ama yeryüzündeki hâkimiyetini reddediyorlardı. “Tamam, Allah yücedir, Allah büyüktür, gökleri ve yeri, göklerdekileri ve yerdekilerin tümünü yaratan O’dur ama bu Allah yerinde dursun, bizim hayatımıza karışmasın,” diyorlardı. “Bize arzularını bildirmesin bu Allah. Çünkü o zaman O’nun arzularını yerine getirsek olmaz, getirmesek olmaz. En iyisi mi, gökler, yıldızlar, arş, kürsi O’nun olsun ama bizim hayatımıza karışmasın. Göklerin, yerin yaratıcısı, yağmurun yağdırıcısı, rüzgarların sahibi olarak Allah’ı kabul ediyoruz ama, böyle büyük işlerin yanında böyle ufak tefek işlere Allah’ın vakti olmadığı için bu işler bize bırakılmıştır,” diyorlardı. “Ya Rabbi, bizim ilim adamlarımız var, ilmî işlerimizi biz onlarla halledeceğiz, Senin de bilgin vardır ama neyse işte, devir değişti, şimdi bizim bilim adamlarımız bu işleri daha iyi hallediyorlar. Bizim kılık-kıyafet, hukuk, siyaset tanrılarımız var; bizim hayatımızı düzenleyecek pek çok tanrımız var. Hayatımızın o bölümlerine seni asla karıştırmayız,” diyorlardı.
Allah korusun, işte bu şirktir. Göklerin ve yerin yaratıcısı olarak Allah’ı kabul edip, yeryüzünün idaresi konusunda O’nun ulûhiyet ve rubûbiyetini reddetmek şirktir. Yaratıcı olarak O’nu kabul edip yarattıklarına hükmedici, yasa belirleyici, hayat programı vaz edici olarak reddetmek şirktir. Göklerde O’nun egemenliğini kabul edip yerde hâkimiyetini reddetmek şirktir. Eğer ölümde söz sahibi Allah, düğünde söz sahibi toplumsa, bu tümüyle Allah’ı inkâr değildir. Eğer namaz konusunda söz sahibi Allah ama hukukta söz sahibi başkalarıysa, oruç konusunda söz sahibi Allah, ama eğitimde, siyasal yapılanmada, ekonomik düzenlemelerde söz sahibi başkalarıysa, bu tümüyle Allah’ı inkâr değildir ama şirktir. Yâni düğünde toplumun, ya da hukukta Allah’tan başka birilerinin hakim oluşu veya hayatın bazı birimlerinde Allah’tan başkalarının söz sahibi oluşu, başkalarının Allah oluşu mânâsına gelmemektedir. Ancak Allah’ın bir sıfatı bölünüp parçalanıp bir başkalarına verilmesidir ki, işte bu şirktir.
İnsanlar, şu şu konularda Allah hayatımızda söz sahibi değildir. Bu konularda toplum, şu konularda moda, şu konularda devlet, şu konularda çevre söz sahibidir diye düşünmeye ve kabul etmeye başladı mı, artık onun hayatında şirk başlamış demektir. Dünün müşrikleri Allah’a inanıyorlardı ama O’nun hayata karışmasını reddediyorlardı. Müşrikler de, “göklerin ve yerlerin sahibi Allah’tır, Allah’ı sever sayarız, gökleri ve yerleri O’na verelim ama Allah bizim hayatımıza karışamaz,” diyerek Allah’a şirk koştular. Kendi hayatlarına Allah’tan başka karışacak Rabbler bularak Allah’a şirk koştular. Dediler ki, “Allah bizim hayatımıza karışmaz, karışamaz. Çünkü bizim pis, dalavereli, basit, karanlık, mafya işlerimiz var.
Ekonomik işlerimizde, meslek hayatımızda ne yapacağımız belli olmaz, siyasî işlerimizde nasıl dalavereler yapacağımız belli olmaz. İçimizde kimi güçlüler var, hukuk işlerimizde biz onlara garibanlardan farklı hak tanımak zorundayız. İçimizde dokunulmazlar, siyasîler, Azîzler, imtiyazlılar, para babaları var; onlara ayrıca hak tanımak zorundayız. İçimizde güçlüler, egemenlik sahipleri var, onlara mallarımızdan belli bir hisse ayırmak zorundayız. Yâni bizim böyle pis işlerimiz, kirli işlerimiz var. “Ya Rabbi sen yücesin, seni böyle pis işlere karıştırmak istemiyoruz. Sen göklerinle, diğer varlıklarınla ilgilen, yerinde dur, bizim işimize karışma! Bizi kendi halimize bırak da ne halimiz varsa görelim,” diyerek Allah’a şirk koştular.
Bugün de müşrikler böyle diyorlar. “Efendim, Allah büyüktür, Allah yücedir, din mukaddes bir kurumdur ama dini siyasete alet etmemek lazımdır. Dini hayata karıştırmamak lazımdır. Din bir vicdan işidir. Dinin hayatta etkinliği olmamalıdır, işlerimizi dine dayandıramayız. Bizler kendi hayatımızı kendimiz belirlemeliyiz. Yasalarımızı kendimiz yapmalıyız. İşte bugün bizim hayatımızı belirleyecek uzmanlarımız, büyüklerimiz, düşünürlerimiz, siyasîlerimiz vardır. Yâni tüm bu konularda Allah’ın ortakları vardır,” diyorlar.
Bütün bunlar Allah’ın yarattığı varlıklardır ama işte bu konuda bize yetkiler vermiş, kendisinin işleri çok yoğun olduğundan dolayı bizim siyasal, ekonomik, beşerî, sosyal işlerimizi bize bırakmıştır. İşte biz de bu işlerimizi kendi tanrılarımıza döndüreceğiz,” diyerek Allahu Teâlâ’ya ortaklar bulmaya çalışıyorlar. Yani yaratıcı olarak kabul ettikleri Allah’ı hayatlarına karışıcı olarak kabule yanaşmıyorlar.
Yaratıcı olarak, Azîz ve Hakîm olarak Allah var ama yönetici olarak, hayata program yapıcı olarak yok.
Büyüktür, azîzdir, hakîmdir, severiz, sayarız ama olduğu yerde dursun, bizim hayatımıza karışmasın, dilediğimiz gibi bir hayat yaşayalım diyorlar.
Halbuki bu beyinsizler hiç düşünmüyorlar ki şu anda yaşadıkları hayatı kendilerine bu yapay tanrıları, bu Allah’a şirk koştukları aciz varlıklar vermemiştir.
Allah [c.c], biz müslümanlara salih, sabit ve sadık idareciler nasip etsin ve bizleri de şuurlu ve sadık olanlardan eylesin... Kalın sağlıcakla, kıymetli dostlar...
Tüm yazıları
-
2 Eylül 2024 Pazartesi
Herkes doğrumu biz doğru isek?
-
9 Şubat 2024 Cuma
Sağlıklı Yaşam İpuçları
-
19 Temmuz 2023 Çarşamba
Başarının en önemli formülü azim ve disiplindir
-
24 Haziran 2023 Cumartesi
Öğütler
-
1 Mayıs 2023 Pazartesi
Bioenerji Şifasının Amacı
-
10 Şubat 2023 Cuma
Bioenerji nedir, nasıl faydalar sağlar?
-
4 Ocak 2023 Çarşamba
Negatifi Hayatınızdan Çıkarın
-
15 Aralık 2021 Çarşamba
Biyolojik alanımız ve şifa
-
3 Şubat 2020 Pazartesi
Bioenerji, Esma-ül Hüsna ve Dua
-
24 Aralık 2019 Salı
Mayamız mı ekşidi?
-
6 Kasım 2018 Salı
Bioenerji ile şifalan
-
22 Haziran 2018 Cuma
Vakit Değiştirme Vakti!..
-
23 Mart 2018 Cuma
Niyet hayır, akıbet hayır
-
25 Ocak 2018 Perşembe
Öldük, bittik demeden silkelenip kendimize gelelim!
-
26 Eylül 2017 Salı
Boş yere yaratılmadın!..
-
2 Ağustos 2017 Çarşamba
Piknik notları ve İlkyardım
-
8 Mart 2017 Çarşamba
Aziz dostumun acı hayat tecrübesi
-
29 Kasım 2016 Salı
İŞTE ÇAY SİMİT HESABI, İŞTE EKONOMİMİZ!..
-
21 Ekim 2016 Cuma
Ne Günlere Kaldık
-
8 Nisan 2016 Cuma
İlkyardımcılara kim yardım edecek!..
-
1 Mart 2016 Salı
Akıllı Adam Olmak!
-
16 Aralık 2015 Çarşamba
Nereye Gidiyoruz, Hani Kalkınma!..
-
28 Ekim 2015 Çarşamba
Kim bu Fos Osmanlıcılar...
-
2 Eylül 2015 Çarşamba
KÖTÜ YÖNETİCİ VE DECCAL
-
14 Temmuz 2015 Salı
Müslümanların Helakı!..
-
22 Mayıs 2015 Cuma
Kimse yapamaz, Ak Parti yapar!..
-
29 Nisan 2015 Çarşamba
YALANCI MAĞRURLAR BİZE YABANCI
-
26 Mart 2015 Perşembe
Memleketi Mahveden Beceriksizler
-
27 Şubat 2015 Cuma
Kepazelik diz boyu, hangisini sayalım?
-
3 Ocak 2015 Cumartesi
İDEAL TOPLUM HAYAL Mİ?
-
25 Kasım 2014 Salı
Dönüşen Dönüşsün, Sen Dönüşme!..
-
25 Ekim 2014 Cumartesi
Türkiye’nin ateşle dansı!..
-
17 Eylül 2014 Çarşamba
Osmanlı geçinen, Aslından Kopuk Paçozlar
-
6 Ağustos 2014 Çarşamba
Hayır, hayır yüz bin kere hayır!..
-
24 Haziran 2014 Salı
İSLAM, SİYASET, YÖNETİM
-
22 Mayıs 2014 Perşembe
Siyonizm-Türklere Karşı Yahudinin Pis Oyunları
-
11 Nisan 2014 Cuma
Bir Gençlik!..
-
24 Mart 2014 Pazartesi
OY’un BÜYÜK, İYİ AMA KİME OY VERELİM?
-
28 Şubat 2014 Cuma
Ben Kimden Tarafım 2
-
29 Ocak 2014 Çarşamba
1997 ile 2014 arasında fark görebiliyor musunuz?
-
30 Aralık 2013 Pazartesi
CEMAAT, HÜKÜMET, MENFAAT
-
26 Kasım 2013 Salı
YALAN YANLIŞ EĞİTİMİMİZ!..
-
30 Ekim 2013 Çarşamba
Kanlı Ellerin Kanlı Projesi: BOP
-
21 Eylül 2013 Cumartesi
Dünya Liderini Dinliyorum!..
-
13 Temmuz 2013 Cumartesi
Ah O Gemide Bende Olsaydım!..
-
11 Mayıs 2013 Cumartesi
Tarlaya Neler Ektik?..
-
26 Mart 2013 Salı
Saptırıcı Liderler
-
20 Şubat 2013 Çarşamba
İslam’a dönen Müslümanlar
-
23 Ocak 2013 Çarşamba
Asgari Ücret ile Asgari 3 Çocuk mu?
-
26 Aralık 2012 Çarşamba
Politika Tesadüf Mü, Komplo Mu?
-
19 Kasım 2012 Pazartesi
AŞK ADAMI MI?.. KAÇIP FIRDÖNEN Mİ?..
-
22 Ekim 2012 Pazartesi
KIYAMET NE ZAMAN?
-
2 Ekim 2012 Salı
Sadıklarla olmak
-
28 Ağustos 2012 Salı
Fitre ve Çay Simit Hesabı
-
24 Temmuz 2012 Salı
Canlı Müslüman İstiyoruz!..
-
28 Haziran 2012 Perşembe
Cinsi Bozuklar
-
1 Haziran 2012 Cuma
Karakterli Müslüman!..
-
2 Mayıs 2012 Çarşamba
Aslından Koparılmış Protestanlar
-
21 Mart 2012 Çarşamba
Haktan Yana Olmak
-
24 Şubat 2012 Cuma
Lider ve Sistem 2
-
4 Şubat 2012 Cumartesi
LİDER ve SİSTEM
-
11 Ocak 2012 Çarşamba
KISSADAN HİSSE!..
-
26 Aralık 2011 Pazartesi
Allah İçin Çalışmak!..
-
10 Aralık 2011 Cumartesi
Cihad Ne Demek?
-
4 Kasım 2011 Cuma
Batı:Tek Dişi Kalmış Canavar!..
-
15 Ekim 2011 Cumartesi
HAYIRLARA MOTOR, ŞERLERE FREN
-
16 Eylül 2011 Cuma
DEĞİŞİM : “Tekamül mü, Tahribat mı?”
-
22 Ağustos 2011 Pazartesi
İnandığın Gibi Yaşa Türkiyem
-
25 Temmuz 2011 Pazartesi
BEN KİMDEN TARAFIM?..!..
-
7 Temmuz 2011 Perşembe
Bereket Dönemi "28 Haziran 1996 ile 2 Temmuz 1997"
-
19 Haziran 2011 Pazar
Ya Güdersin Ya Gidersin
-
13 Haziran 2011 Pazartesi
Seçim Sonuçları Ne Gösterdi?
-
10 Haziran 2011 Cuma
Seçime Doğru;"Arz-ı Mev’ud ve Horoz Dövüşü"
-
6 Haziran 2011 Pazartesi
Erbakan’ı Sevmek!.. Tavizi Sevmemek!..
-
1 Haziran 2011 Çarşamba
Hedef 2023, İstanbul Ayasofya Maratonu
-
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Hayalüstü Hayaldi!.. Gerçek Oldu!..
-
19 Mayıs 2011 Perşembe
NE HALLERDEYİZ 2
-
11 Mayıs 2011 Çarşamba
2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür
-
28 Nisan 2011 Perşembe
Hak ile Batılı karıştırmayalım 2
-
8 Nisan 2011 Cuma
DÜNYANIN EN BÜYÜK ADALET SARAYI
-
26 Mart 2011 Cumartesi
Hak İle Batılı Karıştırmayalım
-
17 Mart 2011 Perşembe
ORGANİK MAYAMIZ “İSLAM !..”
-
6 Mart 2011 Pazar
DİYALOG VE TOPRAK SATIŞININ PERDE ARKASI
-
28 Şubat 2011 Pazartesi
SUCUĞUNDA TADI KAÇTI!..
-
11 Şubat 2011 Cuma
Ne Hallerdeyiz ?
-
1 Şubat 2011 Salı
Ya AKP Olmasaydı !..