YALAN YANLIŞ EĞİTİMİMİZ!..
6 Şubat 2012’de Başbakan Erdoğan, ''Fatih Projesi''nin okullarda uygulamaya geçmesi dolayısıyla Sabahattin Zaim Anadolu Lisesinde düzenlenen törene katılmış ve şunları söylemişti:
''Bugün, 17 ilimizde, 52 okulumuzda Fatih Projesi start alıyor. İnşallah, bu yılın Eylül ayına kadar 3 bin 657 orta öğretim kurumunda, yani Türkiye genelindeki liselerin yarısında Fatih Projesi'nin kurulumu tamamlanmış olacak. 4 yıl içinde de ülkemiz genelindeki yaklaşık 42 bin okulda, 570 bin sınıfta Fatih Projesi hayata geçecek. 570 bin sınıfla birlikte, kütüphanelerde, laboratuvarlarda, öğretmen odalarında da akıllı tahtaları kuracak, 620 bin akıllı tahtayı okullarımıza, sınıflarımıza, öğrencilerimize kazandırmış olacağız.
Bizim sevgili öğrencilerimize bir sözümüz vardı. Her öğrenciye bir tablet bilgisayar dağıtacağımızın sözünü vermiştik. İşte bugün, bu sözümüzün de arkasında duruyor, buradan ilk tablet bilgisayarları da dağıtmaya başlıyoruz. Sabahattin Zaim Anadolu Öğretmen Lisemize ilk 200 tablet bilgisayarı bugün vereceğiz. Yine burayla aynı anda, Türkiye genelinde, ilk etapta pilot uygulama olarak, 12 bin 800 adet tablet bilgisayarı da öğrencilerimize teslim ediyoruz.”
Sayın Başbakan bunları söyledi söylemesine de, peki gerçekte neler oldu?
Zaten milletten alınan vergilerle yapılacak olan bir hizmeti üst perdeden dillendirmeleri ne ilginçtir!..
Kaldı ki, 2012-2013 öğretim yılında okulların çoğunda ne akıllı tahta ne bilgisayar yoktu. Okullar velilerden bunlar için 150 ila 250 arasında paralar topladılar.
Birçok veli ve bizlerde doğal olarak şunu sormaktan kendimizi alamadık!..
“Zaten eğitim için vergi ödeyen bizler neden Fatih Projesinin giderini de ödemek zorundayız?”
“E madem bunların parası bizlerden ayrıca alınacaksa Çooookk kıymeetlii Başbakanımız neden bu Fatih Projesinin yaygarasını yaptı?”
Birde ücretsiz dağıtılan okul kitapları mevzusu var tabii...
Bu kadar içeriksiz ve iş olsun diye basılıp dağıtılan okul kitabı olamaz. Ne bir yönlendiricilik nede eğiticilik rolü var!.. Sadece kağıt israfı ve ağaç kıyımıdır bu!.. Öğretmenlerin ekseri çoğunluğu MEB’in verdiği bu kitapları kullanmıyorlar ki, bunda da haklılar. Bende çocuğumun bu kitaplarla eğitim almasını uygun görmüyorum. Öğretmenlerin çoğunluğu yardımcı kitaplar aldırıyorlar velilere.
Şimdi şunu sormak abes mi olur acaba?
Ücretsiz dağıtılan MEB kitaplarını kimler yayına hazırlıyor, kimler denetliyor?
Aman canım, nasılsa bedava kitap veriyoruz, daha ne istiyorlar, bunu bulduklarına şükretsinler mi diyorlar?
Bunları basanlar parayı götürüyor. Bu kitaplar beğenilmediği için öğretmenler yardımcı kitap aldırmak zorunda kalıyorlar. Peki bu yardımcı kitapların yayınevi sahipleri kimler, bilin bakalım? Herhalde cevabı biliyorsunuz? Her şey kılıfına uydurulmuş. Milletten kesilen vergilerle ücretsiz sağlanması gereken eğitim sistemimiz maalesef bir soygun çarkına dönüştürülmüş. Ama ne gariptir ki bunun tam tersi bir reklam yapılıp insanlarımız kandırılmaya devam ediyor…
Şimdi size 5. sınıflarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabının 20-21. sahifelerinde geçen bir bilgiyi aktarmak istiyorum. Kitapta aynen şöyle deniliyor: “Kelime-i tevhidin söylenişi şöyledir: Lâ ilâhe illallah. Anlamı şudur: Allah’tan başka tanrı yoktur.”
Gördüğünüz gibi, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu’nun, 20.05.2005 tarihli kararıyla 2005-2006 yılından itibaren 5 yıl süreyle ders kitabı olarak kabul ettiği bu kitapta, kelime-i tevhidin ikinci yarısı olan “Muhammedün Resûlüllah” kısmı yok. İlköğretim çağındaki evlatlarımıza, kelime-i tevhidin yarısını öğretip yarısını öğretmemek, “Lâ ilâhe ilallah” dedirtip “Muhammedün resûlüllah” dedirtmemek de, basit bir mesele olarak ele alınmamalı diye düşünüyoruz.
Bir de insanı sapkınlığa götüren tehlikeli bilgiler var. Şimdi de onların ne olduğuna bakalım.
Biliyoruz ki Allah’ın gönderdiği 4 büyük kitap var: Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an-ı Kerim… Ve yine biliyoruz ki, Kur’an-ı Kerim’den gayri diğer kitaplar insanlar tarafından değiştirilmiş ve ilâhîliğini kaybetmiştir. Dolayısıyla, günümüzdeki Tevrat, Zebur ve İnciller Allah’ın gönderdiği kutsal kitaplar değildir. Gerçek böyle olduğu halde, 6. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında bakın ne deniliyor: “Kutsal kitaplar; Kur’an-Kerim, Tevrat, Zebur ve İncil’dir. Bu kitaplar günümüze kadar ulaşmıştır.” (Sa: 98)
İşte bu bilgi insanı sapkınlığa götürür ve kabul edilemez bir bilgidir. Çünkü Allah’ın gönderdiği Tevrat, Zebur ve İncil, günümüze kadar ulaşmış olmayıp insanlar tarafından bozulmuştur. İnsan eli ile bozulmuş olan bir kitap da asla Allah kelamı olarak kabul edilemez…
Çünkü İslam inancına göre, Allah kelamı olan bir kitabın Allah kelamı olduğunu kabul etmemek, insanı nasıl iman dairesinden çıkarırsa, Allah kelamı olmayan bir kitabı Allah kelamı kabul etmek de aynıdır. Bu durumda, bu kitapları okuyan yavrularımız îmânî bakımdan çok ciddî bir tehlike ile karşı karşıya bulunuyorlar.
7. sınıf Din Kültürü kitabında şu cümlelere de rastlıyoruz: “Allah zaman zaman peygamberler ve kutsal kitaplar göndererek insanları doğru yola iletmek istemiştir. Böylece tarih boyunca Yahudilik, Hıristiyanlık, İslâmiyet gibi çeşitli dinler ortaya çıkmıştır.” Bu cümlelere de itiraz mecburiyetimiz var. Çünkü Allah’ın -hâşâ-İslâmiyetin dışında Yahudilik, Hıristiyanlık adında çeşitli dinleri yoktur ve bu dinler insanları doğru yola getirmiş de değillerdir. Yegâne hak din İslam’dır. Yahudilik ve Hıristiyanlık ise, Hazreti Musa ve Hazreti İsa’nın tebliğ ettiği hak dinin bozulmuş şeklinin ismidir.
3 Kasım 2002 seçimleri ile birlikte kendisini Muhafazakâr Demokrat olarak tanımlayan ve bir kitle partisi olduğunu ilan eden AKP 11 yıldan beri iktidardadır. 11 yılda yapmak isteyenler için çok şey yapılır. Bu 11 yıllık iktidar döneminde İslam´ın lehine, Milli Eğitimde atılmış bir tek adımdan söz etmek imkanı yoktur. Atıldığı bilinen adımlar ise Medeniyetler ittifakı, ılımlı İslam, dinler arası diyalog saçmalıklarıdır.
Bu çalışmalar küreselleşme ve çağdaşlaşma sürecinde inanan insanların gazını almaktan başka bir anlam ifade etmemektedir. Bu kanaatin kuvvetli delilleri vardır. Bu delillerden birisi de şüphesiz 2012-2013 Öğretim yılı için okulların açıldığı ilk hafta dağıtılan "İlköğretim Türkçe 8 ders kitabı ve İlköğretim Türkçe 8 çalışma" kitaplarıdır. İlköğretim Türkçe 8 ders kitabının ilk konusu "Meraklı Pandora ve Konuşan Sandık"tır. Bu parçada Epimetheus ile karısı Pandora´nın hikâyesi anlatılmaktadır. Hikâye: "Günlerden bir gün Pandorayla Epimetheus yine sevinç içerisinde dans edip oyun oynarken Haber Tanrısı Hermes´i gördüler. Hermes tanrıların, özellikle de Tanrılar Tanrısı Zeus´un habercisiydi..." şeklinde devam edip gidiyor. İlköğretim Türkçe 8 çalışma kitabının 15. sayfasında bu metnin analizini yapmak üzere öğrencilere yöneltilen sorular ise şunlardır: 1- Hermes´in yerinde olsaydınız Pandora ve Epimetheus´a karşı tepkiniz ne olurdu? 2- Tanrılar Tanrısı Zeus´un yerinde olsaydınız Pandora´yı sandığı açtığı için cezalandırır mıydınız? Nasıl bir ceza verirdiniz? Yani çocuklarımıza "siz tanrı olsaydınız ne yapardınız" denmek isteniyor. İnsaf, insaf, insaf...
Halkının %99´u Müslüman olan, Cumhurbaşkanının, Başbakanının, Milli Eğitim Bakanının Müslüman olduğu bir ülkede, Müslüman milletin çocuklarına böyle sorular sorulabilir mi? Böyle kitaplar okutulabilir mi? Bu ülkede okutulan kitapları müfredat ve içerik bakımından inceleyen Talim Terbiye Kurulu böyle kitablara onay verebilir mi? Talim ve Terbiye Kurulu okul kitaplarını Müslüman milletin inanç değerlerine aykırı unsurlardan temizlemeyecekse bu işi kim ve hangi kurum yapacaktır?
Kalın sağlıcakla kıymetli dostlarım…
Tüm yazıları
-
2 Eylül 2024 Pazartesi
Herkes doğrumu biz doğru isek?
-
9 Şubat 2024 Cuma
Sağlıklı Yaşam İpuçları
-
19 Temmuz 2023 Çarşamba
Başarının en önemli formülü azim ve disiplindir
-
24 Haziran 2023 Cumartesi
Öğütler
-
1 Mayıs 2023 Pazartesi
Bioenerji Şifasının Amacı
-
10 Şubat 2023 Cuma
Bioenerji nedir, nasıl faydalar sağlar?
-
4 Ocak 2023 Çarşamba
Negatifi Hayatınızdan Çıkarın
-
15 Aralık 2021 Çarşamba
Biyolojik alanımız ve şifa
-
3 Şubat 2020 Pazartesi
Bioenerji, Esma-ül Hüsna ve Dua
-
24 Aralık 2019 Salı
Mayamız mı ekşidi?
-
6 Kasım 2018 Salı
Bioenerji ile şifalan
-
22 Haziran 2018 Cuma
Vakit Değiştirme Vakti!..
-
23 Mart 2018 Cuma
Niyet hayır, akıbet hayır
-
25 Ocak 2018 Perşembe
Öldük, bittik demeden silkelenip kendimize gelelim!
-
26 Eylül 2017 Salı
Boş yere yaratılmadın!..
-
2 Ağustos 2017 Çarşamba
Piknik notları ve İlkyardım
-
8 Mart 2017 Çarşamba
Aziz dostumun acı hayat tecrübesi
-
29 Kasım 2016 Salı
İŞTE ÇAY SİMİT HESABI, İŞTE EKONOMİMİZ!..
-
21 Ekim 2016 Cuma
Ne Günlere Kaldık
-
8 Nisan 2016 Cuma
İlkyardımcılara kim yardım edecek!..
-
1 Mart 2016 Salı
Akıllı Adam Olmak!
-
16 Aralık 2015 Çarşamba
Nereye Gidiyoruz, Hani Kalkınma!..
-
28 Ekim 2015 Çarşamba
Kim bu Fos Osmanlıcılar...
-
2 Eylül 2015 Çarşamba
KÖTÜ YÖNETİCİ VE DECCAL
-
14 Temmuz 2015 Salı
Müslümanların Helakı!..
-
22 Mayıs 2015 Cuma
Kimse yapamaz, Ak Parti yapar!..
-
29 Nisan 2015 Çarşamba
YALANCI MAĞRURLAR BİZE YABANCI
-
26 Mart 2015 Perşembe
Memleketi Mahveden Beceriksizler
-
27 Şubat 2015 Cuma
Kepazelik diz boyu, hangisini sayalım?
-
3 Ocak 2015 Cumartesi
İDEAL TOPLUM HAYAL Mİ?
-
25 Kasım 2014 Salı
Dönüşen Dönüşsün, Sen Dönüşme!..
-
25 Ekim 2014 Cumartesi
Türkiye’nin ateşle dansı!..
-
17 Eylül 2014 Çarşamba
Osmanlı geçinen, Aslından Kopuk Paçozlar
-
6 Ağustos 2014 Çarşamba
Hayır, hayır yüz bin kere hayır!..
-
24 Haziran 2014 Salı
İSLAM, SİYASET, YÖNETİM
-
22 Mayıs 2014 Perşembe
Siyonizm-Türklere Karşı Yahudinin Pis Oyunları
-
11 Nisan 2014 Cuma
Bir Gençlik!..
-
24 Mart 2014 Pazartesi
OY’un BÜYÜK, İYİ AMA KİME OY VERELİM?
-
28 Şubat 2014 Cuma
Ben Kimden Tarafım 2
-
29 Ocak 2014 Çarşamba
1997 ile 2014 arasında fark görebiliyor musunuz?
-
30 Aralık 2013 Pazartesi
CEMAAT, HÜKÜMET, MENFAAT
-
26 Kasım 2013 Salı
YALAN YANLIŞ EĞİTİMİMİZ!..
-
30 Ekim 2013 Çarşamba
Kanlı Ellerin Kanlı Projesi: BOP
-
21 Eylül 2013 Cumartesi
Dünya Liderini Dinliyorum!..
-
13 Temmuz 2013 Cumartesi
Ah O Gemide Bende Olsaydım!..
-
11 Mayıs 2013 Cumartesi
Tarlaya Neler Ektik?..
-
26 Mart 2013 Salı
Saptırıcı Liderler
-
20 Şubat 2013 Çarşamba
İslam’a dönen Müslümanlar
-
23 Ocak 2013 Çarşamba
Asgari Ücret ile Asgari 3 Çocuk mu?
-
26 Aralık 2012 Çarşamba
Politika Tesadüf Mü, Komplo Mu?
-
19 Kasım 2012 Pazartesi
AŞK ADAMI MI?.. KAÇIP FIRDÖNEN Mİ?..
-
22 Ekim 2012 Pazartesi
KIYAMET NE ZAMAN?
-
2 Ekim 2012 Salı
Sadıklarla olmak
-
28 Ağustos 2012 Salı
Fitre ve Çay Simit Hesabı
-
24 Temmuz 2012 Salı
Canlı Müslüman İstiyoruz!..
-
28 Haziran 2012 Perşembe
Cinsi Bozuklar
-
1 Haziran 2012 Cuma
Karakterli Müslüman!..
-
2 Mayıs 2012 Çarşamba
Aslından Koparılmış Protestanlar
-
21 Mart 2012 Çarşamba
Haktan Yana Olmak
-
24 Şubat 2012 Cuma
Lider ve Sistem 2
-
4 Şubat 2012 Cumartesi
LİDER ve SİSTEM
-
11 Ocak 2012 Çarşamba
KISSADAN HİSSE!..
-
26 Aralık 2011 Pazartesi
Allah İçin Çalışmak!..
-
10 Aralık 2011 Cumartesi
Cihad Ne Demek?
-
4 Kasım 2011 Cuma
Batı:Tek Dişi Kalmış Canavar!..
-
15 Ekim 2011 Cumartesi
HAYIRLARA MOTOR, ŞERLERE FREN
-
16 Eylül 2011 Cuma
DEĞİŞİM : “Tekamül mü, Tahribat mı?”
-
22 Ağustos 2011 Pazartesi
İnandığın Gibi Yaşa Türkiyem
-
25 Temmuz 2011 Pazartesi
BEN KİMDEN TARAFIM?..!..
-
7 Temmuz 2011 Perşembe
Bereket Dönemi "28 Haziran 1996 ile 2 Temmuz 1997"
-
19 Haziran 2011 Pazar
Ya Güdersin Ya Gidersin
-
13 Haziran 2011 Pazartesi
Seçim Sonuçları Ne Gösterdi?
-
10 Haziran 2011 Cuma
Seçime Doğru;"Arz-ı Mev’ud ve Horoz Dövüşü"
-
6 Haziran 2011 Pazartesi
Erbakan’ı Sevmek!.. Tavizi Sevmemek!..
-
1 Haziran 2011 Çarşamba
Hedef 2023, İstanbul Ayasofya Maratonu
-
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Hayalüstü Hayaldi!.. Gerçek Oldu!..
-
19 Mayıs 2011 Perşembe
NE HALLERDEYİZ 2
-
11 Mayıs 2011 Çarşamba
2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür
-
28 Nisan 2011 Perşembe
Hak ile Batılı karıştırmayalım 2
-
8 Nisan 2011 Cuma
DÜNYANIN EN BÜYÜK ADALET SARAYI
-
26 Mart 2011 Cumartesi
Hak İle Batılı Karıştırmayalım
-
17 Mart 2011 Perşembe
ORGANİK MAYAMIZ “İSLAM !..”
-
6 Mart 2011 Pazar
DİYALOG VE TOPRAK SATIŞININ PERDE ARKASI
-
28 Şubat 2011 Pazartesi
SUCUĞUNDA TADI KAÇTI!..
-
11 Şubat 2011 Cuma
Ne Hallerdeyiz ?
-
1 Şubat 2011 Salı
Ya AKP Olmasaydı !..