Seçim Sonuçları Ne Gösterdi?
Türkiyemiz bir seçimi daha geçirmiş oldu. Sonuçları inceden inceye irdelemeye lüzum görmüyorum.
Anlaşıldı ki büyük oy oranlarına ulaşmak için uçuk kaçık, önceliği ve ehemmiyeti olmayan hedef ve projelerle millete seslenmek gerekiyor. Birde Müslüman Türk milletinin manevi dinamiklerini gevşetecek, milleti oluşturan ana unsur olan aile yapısının köküne dinamit yerleştirirmişcesine acayip icraatlara imza atmak gerekiyormuş. Örneğin; AB istiyor diye Türk Ceza Kanunundan Zina’nın suç olmasının kaldırılması, Eşcinsellere her türlü özgürlüğün verilmesi, Domuzun kasaplık et sınıfına alınması, İbadethaneler yasasında bir düzenleme yaparak Cami ibaresinin kaldırılması ve böylece hiçbir Hristiyanın yaşamadığı yerlerde bile kilise ve kilise evler açılması ve misyonerlerin rahatça çalışmalarının sağlanması vesaire vesaire … Daha önceki farklı yazılarımda da bu ve benzeri onlarca yanlış icraatları defaatle yazmış ve uyarılarımı yapmıştım.
Halbuki bu aziz millet bir zamanlar büyük bir kurtuluş mücadelesi vermiş kutlu bir milletti. Sütçü İmam, analarımızın, bacılarımızın örtüsüne uzanan kafir ve zalimin üzerine kurşun sıkarak kurtuluş fitilini ateşlemişti. Bu millet maneviyatına vurulmak istenen prangaları ne pahasına olursa olsun kırmaya kararlıydı. O zaman bu zincirleri kırabilmiştik. Hala dinine ve özüne bağlı büyük bir çoğunluk vardı Anadolu topraklarında. Gelinen bu süreçte maalesef görülüyor ki, Müslüman Türk’ün madde ile mana arasındaki o incecik perdesi de yırtılmış vaziyettedir. Nedir o perde? Bu milletin özü, nüvesi olan maneviyatı. Yani İslam mayası. Bu millet ecdadının nüvesini, özünü çepeçevre saran İslam mayasını kaldırıp, bir kenara koymuş gibi. Daha bir asır önce örtüsüne uzanan kafir elini kırıveren bu aziz millet, en az örtüye uzanan el kadar, hatta daha da önemli birkaç kepazeliğe imza atmış bir hükümetin elini kırması beklenirken aksine bir tercihte bulunmuştur. Allah’ın muazzez kitabımızda biz iman edenlere yasak kıldığı hükümlere Avrupa’ya gireceğiz diye, Avrupa istiyor diye her türlü serbestliği getiren bir hükümeti oylarıyla yerin dibine sokmasını beklediğimiz, temenni ettiğimiz bu millet hangi kulvarda koşuyor, yönünü nereye çevirmiş anlayamıyoruz.
Gazeteci vasfımızla zaman zaman insanlarla değişik ortamlarda, farklı siyasi görüşlere sahip insanlarla bir araya geldik. Hasbihal ettiğimiz her 100 kişiden 85’i mevcut hükümetin gerek
ekonomik ve sosyal gerekse manevi icraatları yönünden tasvip edilemeyecek birçok icraatları olduğunu dillendirdiler. Ve kesinlikle oy vermeyi düşünmüyorum diyen en az %55-60’lık bir kesimi de gözlemlemiştik. Yine bazı sohbet meclislerinde hükümetin yaptığı yanlışların dillendirilmesinin akabinde orada bulunan mesela 10 kişiden en az 7-8 kişi zaten ben bunlara oy vermedim diyor. Bir kaçı da ben oy verdim ama elim kırılsaydı da oy vermeseydim diyerek pişmanlıklarını ifade edenlerde oluyordu. Böyle konuşmalara şahit olmuş onlarca arkadaşımla, bunları konuştuğumuzda şöyle espriyle karışık serzenişlere şahit olmuştuk; “Ya arkadaş!.. bu adamlara o oy vermedi, ben oy vermedim, sen oy vermedin, peki kim oy verdi.”
Seçim propagandalarında hükümetin en fazla kullandığı materyal biliyorsunuz sağlık idi. Efendim hastaneleri şöyle düzenledik, toparladık falan filan… Bu tür söylemlere karşı biz şunları anlattık insanlarımıza. Sağlık bakanlığının ve dolayısıyla da hükümetin öncelikli görevinin, hastanelerin fiziki şartlarını düzeltmek yerine önce insanlarımızın hastalanmamasını temin etmek olmalı diye. Peki bu nasıl olacak? Hükümetimiz tarımımızı gerçek manada destekleyecek, kendi doğal tohumlarımızı koruyacak ve geliştireceğiz. İsrail’in genetiğiyle oynadığı, türlü hastalık ve melaneti karıştırdığı tohumları Türkiye’ye sokmayarak önlemler alınmalıdır. Yoksa 15-20 seneye kalmaz Türkiye’de akut bir hastalığı olmayan bir tek insan kalmayacak. Ondan sonra vatandaş olarak sen kanser olduktan sonra devlet sana tertemiz hastanelerde baksa ne olur diyerek insanları uyardık. Şu aziz milleti maalesef aldığı narkozun etkisinden bir türlü kurtaramadık.
GDO’lu tohumlar ve malum medya eliyle insanlarımızın özü, mayası o kadar tahrip edildi ki. İsrail’in laboratuarlarında hazırlanan tohumlarla, medyadaki ahlaksız dizilerle ve hükümetin imza attığı acayip yasalarla ve farkında olmadan tükettiğimiz domuz eti ve yağı ile haya perdemiz yırtılıverdi. Çok değil 10-15 sene öncesinde TV’deki bir filmde bir öpüşme sahnesi çıksa televizyonlar kapatılır yada en azından başlar çevrilirdi. Şimdi öylemi peki, soruyorum size. İşte insanımızın ve Müslümanların geldiği nokta bu. Kıskanmayı bile geri kafalılık sayan, eşini ona buna öptürmeyi medeniyet sayan bir medeniyetsizliğe doğru gidiyoruz. Camideki vatandaşla sohbet ediyoruz; bak senin bu desteklediklerin Allah’ın haram kıldığı, en büyük günahlardan saydığı Zina’yı suç olmaktan çıkardı dediğimizde, yok canım sen yalan konuşuyorsun. Onlar da inançlı kimseler, yapmazlar öyle şeyler diye hemen itiraz ediyorlar. Belgeleriyle önüne koyduğumuzda ise, canım zaten yapan yapıyordu, şeklinde bir savunmaya geçiveriyor.
“Beyinler ürperir, Yarab, ne kokunç inkılap olmuş:
Ne din kalmış, ne iman, din harap, iman türab olmuş!..”
Maalesef bu haller hiçte hayra alamet değil. Bu türden icraatları masum ve sıradan gibi görmeye devam eden bir millet, başına gelecek görünür görünmez bela ve afetleri beklemeye başlasın artık. Kurunun yanında yaşta yanarmış derya büyüklerimiz, bizler yanmak istemiyoruz Ya Rabbi!.. Aynı gemide olup batmak istemiyoruz Ya Rabbi!..
Bize de bir Nuh’un gemisi var mıdır acaba diye soruyorum kendime? Evet, seçimin önümüze koyduğu bu tablo gösteriyor ki Nuh’un gemisi mesabesindeki Milli Görüş gemisine binmek istememiştir büyük bir çoğunluk. Seçmenlerin %80’i merhum Erbakan’ın dolayısıyla da Milli Görüş’ün hükümet olduğu dönemde yaptığı icraatların hakkını teslim edip saygıyla andığı halde sandığa gittiklerinde bu hakkı teslim etmediler. Siz iyisiniz, başa gelseniz inanıyoruz ki hepsinden daha iyi işler yaparsınız diyorlar ama işte oyları bölmeyelim falan, filan, feşmekan, laf lakırdısı… Aynı Nuh (a.s)’ın kıssası gibi. Yüzlerce yıl hak davasını tebliğ etmiş ama bir avuç ümmeti olmuştur. Kendi eşi ve oğlu bile; iyisin, doğru adamsın, kötü işler yapmazsın, yani “Nuh’sun ama Peygamber değilsin” demişlerdi.
BOP’un eşbaşkanı olduğunu bir marifetmiş gibi dillendiren bir Başbakanla girdiğimiz bu yeni süreçte Türkiye’yi ve İran’ı ve elbette Ortadoğuyu çok önemli ve tehlikeli günlerin beklediğini söylemek abartı olmayacaktır. Ortadoğu kan gölüne dönerken, birçok İslam beldesi yok oluşa doğru giderken ve Siyonist Yahudiler Büyük İsrail Devletini kurmaya her geçen gün daha da yaklaşırken Türkiye’mizdeki bu seçim sonuçları bizleri inşallah yılgınlığa sevk etmeyecektir.
Mehmet Çınarlı’nın bir şiiriyle bitirelim. Kalın sağlıcakla kıymetli dostlarım.
Ruhum dayan biraz daha, sabreyle ey beden.
Susmak olur mu söylenecekler tükenmeden?
Olmaz mı büsbütün eli boş dönmemiz yazık,
Mademki gül koparmaya geldik bu bahçeden?
Mecburduk savaşları yalnız kazanmaya;
Dostun umursamazlığı belliydi önceden.
Bülbülle karganın sesi ayrılmaz olsa da,
Tüm yazıları
-
2 Eylül 2024 Pazartesi
Herkes doğrumu biz doğru isek?
-
9 Şubat 2024 Cuma
Sağlıklı Yaşam İpuçları
-
19 Temmuz 2023 Çarşamba
Başarının en önemli formülü azim ve disiplindir
-
24 Haziran 2023 Cumartesi
Öğütler
-
1 Mayıs 2023 Pazartesi
Bioenerji Şifasının Amacı
-
10 Şubat 2023 Cuma
Bioenerji nedir, nasıl faydalar sağlar?
-
4 Ocak 2023 Çarşamba
Negatifi Hayatınızdan Çıkarın
-
15 Aralık 2021 Çarşamba
Biyolojik alanımız ve şifa
-
3 Şubat 2020 Pazartesi
Bioenerji, Esma-ül Hüsna ve Dua
-
24 Aralık 2019 Salı
Mayamız mı ekşidi?
-
6 Kasım 2018 Salı
Bioenerji ile şifalan
-
22 Haziran 2018 Cuma
Vakit Değiştirme Vakti!..
-
23 Mart 2018 Cuma
Niyet hayır, akıbet hayır
-
25 Ocak 2018 Perşembe
Öldük, bittik demeden silkelenip kendimize gelelim!
-
26 Eylül 2017 Salı
Boş yere yaratılmadın!..
-
2 Ağustos 2017 Çarşamba
Piknik notları ve İlkyardım
-
8 Mart 2017 Çarşamba
Aziz dostumun acı hayat tecrübesi
-
29 Kasım 2016 Salı
İŞTE ÇAY SİMİT HESABI, İŞTE EKONOMİMİZ!..
-
21 Ekim 2016 Cuma
Ne Günlere Kaldık
-
8 Nisan 2016 Cuma
İlkyardımcılara kim yardım edecek!..
-
1 Mart 2016 Salı
Akıllı Adam Olmak!
-
16 Aralık 2015 Çarşamba
Nereye Gidiyoruz, Hani Kalkınma!..
-
28 Ekim 2015 Çarşamba
Kim bu Fos Osmanlıcılar...
-
2 Eylül 2015 Çarşamba
KÖTÜ YÖNETİCİ VE DECCAL
-
14 Temmuz 2015 Salı
Müslümanların Helakı!..
-
22 Mayıs 2015 Cuma
Kimse yapamaz, Ak Parti yapar!..
-
29 Nisan 2015 Çarşamba
YALANCI MAĞRURLAR BİZE YABANCI
-
26 Mart 2015 Perşembe
Memleketi Mahveden Beceriksizler
-
27 Şubat 2015 Cuma
Kepazelik diz boyu, hangisini sayalım?
-
3 Ocak 2015 Cumartesi
İDEAL TOPLUM HAYAL Mİ?
-
25 Kasım 2014 Salı
Dönüşen Dönüşsün, Sen Dönüşme!..
-
25 Ekim 2014 Cumartesi
Türkiye’nin ateşle dansı!..
-
17 Eylül 2014 Çarşamba
Osmanlı geçinen, Aslından Kopuk Paçozlar
-
6 Ağustos 2014 Çarşamba
Hayır, hayır yüz bin kere hayır!..
-
24 Haziran 2014 Salı
İSLAM, SİYASET, YÖNETİM
-
22 Mayıs 2014 Perşembe
Siyonizm-Türklere Karşı Yahudinin Pis Oyunları
-
11 Nisan 2014 Cuma
Bir Gençlik!..
-
24 Mart 2014 Pazartesi
OY’un BÜYÜK, İYİ AMA KİME OY VERELİM?
-
28 Şubat 2014 Cuma
Ben Kimden Tarafım 2
-
29 Ocak 2014 Çarşamba
1997 ile 2014 arasında fark görebiliyor musunuz?
-
30 Aralık 2013 Pazartesi
CEMAAT, HÜKÜMET, MENFAAT
-
26 Kasım 2013 Salı
YALAN YANLIŞ EĞİTİMİMİZ!..
-
30 Ekim 2013 Çarşamba
Kanlı Ellerin Kanlı Projesi: BOP
-
21 Eylül 2013 Cumartesi
Dünya Liderini Dinliyorum!..
-
13 Temmuz 2013 Cumartesi
Ah O Gemide Bende Olsaydım!..
-
11 Mayıs 2013 Cumartesi
Tarlaya Neler Ektik?..
-
26 Mart 2013 Salı
Saptırıcı Liderler
-
20 Şubat 2013 Çarşamba
İslam’a dönen Müslümanlar
-
23 Ocak 2013 Çarşamba
Asgari Ücret ile Asgari 3 Çocuk mu?
-
26 Aralık 2012 Çarşamba
Politika Tesadüf Mü, Komplo Mu?
-
19 Kasım 2012 Pazartesi
AŞK ADAMI MI?.. KAÇIP FIRDÖNEN Mİ?..
-
22 Ekim 2012 Pazartesi
KIYAMET NE ZAMAN?
-
2 Ekim 2012 Salı
Sadıklarla olmak
-
28 Ağustos 2012 Salı
Fitre ve Çay Simit Hesabı
-
24 Temmuz 2012 Salı
Canlı Müslüman İstiyoruz!..
-
28 Haziran 2012 Perşembe
Cinsi Bozuklar
-
1 Haziran 2012 Cuma
Karakterli Müslüman!..
-
2 Mayıs 2012 Çarşamba
Aslından Koparılmış Protestanlar
-
21 Mart 2012 Çarşamba
Haktan Yana Olmak
-
24 Şubat 2012 Cuma
Lider ve Sistem 2
-
4 Şubat 2012 Cumartesi
LİDER ve SİSTEM
-
11 Ocak 2012 Çarşamba
KISSADAN HİSSE!..
-
26 Aralık 2011 Pazartesi
Allah İçin Çalışmak!..
-
10 Aralık 2011 Cumartesi
Cihad Ne Demek?
-
4 Kasım 2011 Cuma
Batı:Tek Dişi Kalmış Canavar!..
-
15 Ekim 2011 Cumartesi
HAYIRLARA MOTOR, ŞERLERE FREN
-
16 Eylül 2011 Cuma
DEĞİŞİM : “Tekamül mü, Tahribat mı?”
-
22 Ağustos 2011 Pazartesi
İnandığın Gibi Yaşa Türkiyem
-
25 Temmuz 2011 Pazartesi
BEN KİMDEN TARAFIM?..!..
-
7 Temmuz 2011 Perşembe
Bereket Dönemi "28 Haziran 1996 ile 2 Temmuz 1997"
-
19 Haziran 2011 Pazar
Ya Güdersin Ya Gidersin
-
13 Haziran 2011 Pazartesi
Seçim Sonuçları Ne Gösterdi?
-
10 Haziran 2011 Cuma
Seçime Doğru;"Arz-ı Mev’ud ve Horoz Dövüşü"
-
6 Haziran 2011 Pazartesi
Erbakan’ı Sevmek!.. Tavizi Sevmemek!..
-
1 Haziran 2011 Çarşamba
Hedef 2023, İstanbul Ayasofya Maratonu
-
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Hayalüstü Hayaldi!.. Gerçek Oldu!..
-
19 Mayıs 2011 Perşembe
NE HALLERDEYİZ 2
-
11 Mayıs 2011 Çarşamba
2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür
-
28 Nisan 2011 Perşembe
Hak ile Batılı karıştırmayalım 2
-
8 Nisan 2011 Cuma
DÜNYANIN EN BÜYÜK ADALET SARAYI
-
26 Mart 2011 Cumartesi
Hak İle Batılı Karıştırmayalım
-
17 Mart 2011 Perşembe
ORGANİK MAYAMIZ “İSLAM !..”
-
6 Mart 2011 Pazar
DİYALOG VE TOPRAK SATIŞININ PERDE ARKASI
-
28 Şubat 2011 Pazartesi
SUCUĞUNDA TADI KAÇTI!..
-
11 Şubat 2011 Cuma
Ne Hallerdeyiz ?
-
1 Şubat 2011 Salı
Ya AKP Olmasaydı !..