Erhan Erden SEyitgazi Belediye Başkan Adayı


Hüseyin DÜŞ



Hüseyin DÜŞ

2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür

2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür
2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür
11 Mayıs 2011 Çarşamba Okuma 14.571

Tarih tekerrür eder derler.
M. Akif bu sözü pek sevmez ve şöyle söylermiş;
“Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Evet, eğer ibret alınsaydı, yanlışlar tekrarlanmazdı!..

2. Abdülhamit Han, hasta adam olarak adlandırılan Osmanlı’nın zor dönemlerinde türlü entrikalara, hainliklere rağmen üstün bir gayret ve inançla devletini ayakta tutmayı başarmış ender devlet adamlarından biridir.
İktidarı zamanında her sorunun tek çözümünü Avrupa ve batı devletlerinde gören ve kötü gidişin müsebbibi olarak da din-i İslam’ı kabahatli gören bir takım zümreler peydahlanmıştı. Jöntürkler ve İttihatçılar manevi dinamiklerini kaybetmeye başladıkları için ileri medeniyete ulaşmanın yolunu, kimliklerini ve inançlarını  topyekun değiştirecek bir inkılap hareketinde görüyorlardı. Bunun ilk basamağıysa mukaddes ve Allah katında din olarak kabul görecek olan yegane varlığımız olan İslam’ı devre dışı bırakmak ve bu millete din olarak Akif’in ifadesiyle “tek dişi kalmış” batı medeniyetsizlerinin inancını yani Hristiyanlığı dikte etmekti. Şükür ki mayası sağlam dedelerimiz buna izin vermediler.
Ardından cumhuriyetin ilk yıllarında İsmet İnönü ve arkadaşları ilk anayasamızda devletin dini İslam’dır ifadesinin kaldırılmasının ardından devletin dini Hristiyanlık olsun diye meclise bir teklif sunmaya yeltenmişlerdi. Ama Atatürk buna izin vermemişti.

Sonra 1960’larda Müslümanlığı sadece camilere hapsetmiş, cami dışında dinden ve Allah’tan bahsetmenin yasak olduğu bir Türkiye’de Necmettin Erbakan çıktı sahneye.
O gelince roller değişmeye başladı bir bir. Yıllardır ezilip, sindirilmiş ve sadece figüranlık rolü verilen inanmış insanların artık başrollerde olmasının yolunu açtı Erbakan…

Konya’da halka şöyle sesleniyordu Çoban Sülü; “Ey Konyalılar; namaz kılıyorsunuz bir şey diyor muyuz? Camiye gidiyorsunuz, engel oluyor muyuz? Daha ne istiyorsunuz?

Bu defa Erbakan sesleniyordu Konyalılara. “ Ey Konyalılar; avcılar kuş avlarlar sonra içini boşaltıp saman doldurup saklarlar. Bu saman dolu kuşunda gözü var, kanadı var, ağzı var değimli? Ama uç desen uçamaz, öt desen ötemez!.. dedikten sonra halka yüksek sesle şöyle seslenir.
“Ey Konyalılar, biz bu saman dolu kuşu değil canlı kuşu istiyoruz” der.

Yani artık siyaset sahnesinde, devlet yönetiminde inanmış insanlarında yer alması gerektiğini, dini meselelerin rahatça her ortamda seslendirilebilmesinin gerekliliğini vurgulamıştır.
%95’i Müslüman olan bir milletin sadece koyunlar gibi güdülmesine razı gelmeyen bir yüreğin feryadıdır Erbakan. Dışarıdan yönlendirilen ve bu milletin inançlarına gizliden gizliye düşmanlık besleyen Çobanların güdümünden kurtarmak vaktinin çoktan geldiğini anlatmaya adanmış cesur bir yürektir Erbakan…
Makam ve mevki sevdasına yakalanıp, yolu şaşıran eski dava adamları şimdi yenilikçi hareket ismiyle Erbakan’ın temelini attığı sanayi kuruluşlarını teker teker satıyor.  AB uyum kriterleri uğruna dikte edilen sinsi teklifleri gözü kapalı yerine getiriyor, taviz üstüne taviz veriyorlar.

Erbakan ile beraber Milli Görüş saflarında iken dillerine pelesenk ettikleri Büyük Bir Medeniyetin Evlatlarıyız!.. sözünden çark edip, Yenik Bir Medeniyetin Evlatlarıyız, Batısız Yapamayız, İslam Birliği diye bir şey olmaz, Faizsiz yaşayamayız aşamasına kadar geldiler, maalesef!..
Çünkü içinde oldukları geminin dümeninde kendileri yok. Dümen Siyonizm ve Batı’nın elinde. Maalesef AKP’li Türkiye; Erbakan’ın bu millete biçtiği Çobanlık ve Başrol oyunculuğundan her geçen gün uzaklaşıp, adım adım koyun ve figüranlığa razı bir konuma getiriliyor.

Sözün özü; millet olarak aynı delikten defalarca sokulduk ne yazık ki!.. Her yeni  ve farklı söylem içinde olanın peşine takıldık düşünmeden. Bu fikirlerle nereye doğru gideriz, ileride başımıza neler gelir hiç hesap etmiyoruz. Dün beyaz dediğine bugün kara diyenin neden bu kadar çark ettiğini hiç düşünmedik.
Ey milletim, kıymetli okuyucularım artık ibret almak ve silkinmek zamanı gelmiştir. Tarih tekerrür edecekse iyi şeylerde tekerrür etsin. Yanlışta tekerrüre dayanacak gücümüz kalmadı.

Allah aşkına, Akif’in şu mısralarını özümseyerek hep beraber okuyalım.

“Zevke dalmak şöyle dursun, vaktiniz yok mateme!

 Davranın, zira gülünç olduk bütün bir aleme,

 Bekleşirken gökte yüz binlerce ervah, intikam; 

 Yerde kalmış, naşa benzer kavm için durmak haram!

 Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yok mudur?

 Yoksa: İstikbalinizden korkulur, pek korkulur!”





YORUM YAZ
Bu habere yorumlar

Tüm yazıları