YİTİRİLMİŞ(!) HAYATLAR
Kendimiz bildiğimizden bu yana ülkede değişmeyen konuların başında terör geliyor. Yıllardır bitmeyen ve kanayan bir yara bu hepimiz için. Ucundan kıyısından mutlaka hepimizin bir yanı kanıyor yaşananlardan dolayı.
Evet gün geliyor hiç tanımadığımız bir ananın feryadını duyuyoruz, gün oluyor beşikte babasız kalan bir bebeği görüyoruz, gün oluyor uzaktan tanıdığımız birinin acısına tanık oluyoruz. Hatta gün oluyor yakınımızdan birini kurban ediyoruz.
Evet türlü türlü senaryolar var bitmek bilmeyen bu terörün bitmemesine neden olan. Yıllardır tükenmeden kanla beslenen, kana doymayan bu terörü destekleyenler var aramızda. İçimizde birileri var bu durumdan zevk alan. Hatta bu işten belki de çıkar sağlayan.
Tüm bunları hepimiz biliyoruz. Çünkü hepimiz öyle ya da böyle etkileniyoruz bu yaşananlardan…
Çünkü biz bir türlü kendimizle barışık olmayı öğrenemedik, bir türlü geçmişimizle bir olamadık, kabullenemedik. Büyük bir ailenin parçası olduğumuzu, güçlü köklere sahip bir çok imparatorluklar kurmuş bir neslin torunları olduğumuzu da kavrayamadık. Biz aramıza ekilen nifak tohumları ile büyütüldük, içimizde bu tohumları büyüttük. Şucu yada bucu olmayı seçtik bizim gibi olmayanlara hep diş biledik. Hızımızı alamadık atalarımızı bile aynı kinle hatırladık. Kimimiz Osmanlıyı sevemedi, kimimiz Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını yakıştıramadı. Kimi islamdan hoşnut olmadı Türk tarihinden Müslümanlığı çıkarıp atabileceğini sandı. Diğerleri orta asyadaki atalarımızı hiç tanımak istemeyip yok saydı.
Oysa bizden başka hiçbir ulusta belkide olmayan gurur duyabilecek o kadar çok şey bıraktı ki atalarımız. Orta Asyadan, Türklerin Müslümanlığı benimsediği ve Türkiye Cumhuriyetine kadar uzanan şu zaman diliminde. Öyle destansı şeyler başardılar, öylesine şeylere imza attılar ki dünyada Türk gibi kuvvetli lafını yaydılar. Çanakkale geçilmez diye emperyalistlere büyük bir tarih dersi verdiler, Fatih Sultan Mehmet Hanla bir çağı kapatıp yeni bir çağ başlattılar. Adaleti yaydılar, dünya ya örnek olacak bir hoşgörünün temsilcisi oldular.
Bunun en güzel örneğini Cezayir’de görebilirsiniz yüzlerce yıl Osmanlı hakimiyetinde kalan bu topraklarda insanların hafızalarındaki Türkler onlara zorla dillerini bile öğretmemişlerdir. Oysa yarım asır kadar bir süre burayı işgal eden Fransızlar dillerini bu insanlara zorla öğretmiş asimile etmişlerdir. Ve yine ne yazık ki ülkemizde bu hoş görünün torunlarının hoş görüsü ile hala Türkçe bilmeden yaşayan vatandaşlarımız vardır.
Bugün Almanya da Hitleri size kötüdür diye anlatacak insan bulmanız o kadar zordur diyor bir dostum. Evet diyor! Almanlar Hitlerin kötü şeyler yaptığını kabul ederler ama onu asla kötülemezler, ona asla sövmeler. Hitler ne yaptıysa Almanlar için yaptı diye kabul ederler. Evet, dostum bunları söylüyor ve ne yazık ki Türkiye de ise öyle ki Osmanlıya küfür edende, Atatürk’ü kötüleyende çok insan var. Bu geçekten çok acı diyor.
Gerçektende öyle değil mi? Biz neden bir türlü geçmişimizle barışamıyoruz, neden birbirimizle var olmayı başaramıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti evet gerçekten çok daha genç ve bir çok konuda daha yolun başında. Ama bir İngilizler devleti gibi, bir Fransızlar gibi geçmişinde kara lekeleri olan başka ulusları ve etnik kökenleri hedef alan olmadığını da hala Türkçe bilmeyen vatandaşları ile kanıtlamıyor mu? Daha nasıl özgürlük olabilir, daha nasıl eşitlik olabilir? Diye soruyorum kendime. 86 yaşında bir ülke ve kendi resmi dilini konuşmayı bilmeyen bir sürü vatandaşı var.
Bugün bu vatandaşların ne yazık ki bir bölümü devletlerine baş kaldırmak ve yüzlerce yıldır bir arada yaşadıkları insanların kanlarını dökmek için kandırabiliyorlar. Evet doğuda eksik çok şey var ama ya iç Anadolu da, egenin köylerinde, karadenizin mezralarında. Oralarda her şey güllük gülistanlık mı? Elbette değil. Hatta doğudaki bazı olanakların çoğu oralarda yok bile!
Peki neden diye soruyorum kendime? Neden bu insanlar böyle isyan etmiyor ve bizleri öldürüp de bir şeyler elde edebilecekleri gibi sapkın bir düşünceye kapılmıyorlar. Bunun yanıtını burada vermeyeceğim herkesin az çok bu konuda bir fikri ve bu soruya vereceği yanıt mutlaka olacaktır.
Bizler kan akmasın evlatlarımız boşuna heba olmasın, bebeklerimiz babasız kalmasın. İnsanlarımız ağlamasın istiyoruz. Kim ne derse desin 86 yıllık bir ülkede hala tek kelime Türkçe bilmeden yaşayan insanlar varsa o ülkenin o devletin hoş görüsünü kimsenin eleştirmeye hakkı yoktur diye bir kez de ben hatırlatayım istedim. Çünkü Fransa gibi Cezayirlilerin kanları avuçlarında olanların kısa sürede buradaki tüm insanlara Fransızcayı ana dil gibi öğretmiş olmasını ve zaman zaman bu terör örgütünü aleni olarak desteklediği ve aptal gerekçeler ortaya sererek konuşmalarındaki tezatları düşündükçe kızıyorum.
Bugün dünyada Türklere laf söyleyemeyecek geçmişi bir çok kötü anıyla dolu milletlerin karşısında bizim ulus olarak birlik olmamız gerekmekte. Bizler birlik olarak dünyaya yıkılmayacak bir güç olduğumuzu gösterebilmeliyiz. Geçmişimizle yalın bir şekilde yüzleşebilmeliyiz. Ne Orta Asyadaki atalarımız olmasa idi, ne Türkler islamla tanışmasaydı, ne Osmanlı olmasaydı, ne de Atatürk olmasaydı. Biz bugün var olamayacaktık. Yada var olacak ama farklı bir isimle yaşıyor olacaktık.
Bugün doğu anadoluda Kürtçe konuşup Türkçe bilmeyenler. Kurtuluş savaşında Atatürk olmasa ve hep birlikte mücadele etmemiş olsa idik bugün belki çatır çatır Fransızca konuşmak zorunda olacaklardı ya da İtalyanca. Ki seve seve de konuşturulardı. Cezairde, Trablusgarpta yaptıkları gibi çoluk çocuk demeden bugün PKK’nın bizim insanlarımıza yaptıkları gibi sizleri katleder ve Kürtlüğünüzü de unuttururlardı. İsyan bayrağı kaldırdığınız ve sövdüğünüz bu devlet olmasa idi daha çok şeyiniz farklı olurdu.
Yazımı buraya kadar okuyan herkese sesleniyorum tekrar. Lütfen birlik olalım. Bize bizden başka kimsenin hayrı dokunmayacak. Geçmişimizdeki kabullenemediklerimizi tekrar değerlendirelim. Atalarımızın yaptıkları her şeyi ulusumuz için yaptığını asla unutmayalım. Ailemize sahip çıkmamız gerektiği gibi şehrimize, ülkemize sahip çıkalım. Bunların şucu yada busu olmakla bir ilgisi yok. Unutmayın bugün size dokunmayan yılan yarın bir sevdiğinize dokunabilir size dokunabilir. Ki bu terör zaten hepimize dokunuyor durumda.
Tüm yazıları
-
26 Nisan 2024 Cuma
Köylünün Silosunu otel yapanlar kamusal çıkardan bahsediyor
-
27 Mart 2024 Çarşamba
Son düzlükte değişim ile statükocular başa baş gidiyor
-
18 Mart 2024 Pazartesi
Belediyenin sadece kentsel dönüşüm değil, yol konusunda da karnesi kırık
-
13 Mart 2024 Çarşamba
Anketler o kadar mı kötü? Artık neden medet umacaklarını şaşırdılar
-
13 Şubat 2024 Salı
Neden Ünlüce olmamalı?
-
5 Şubat 2024 Pazartesi
TOKİ’ye köstek olanlar TOKİ mağdurlarına destek oluyorlar
-
12 Ocak 2024 Cuma
Büyükerşen, 25 yılda 26 sözü tamamlayamadan başkanlığı bırakıyor
-
25 Aralık 2023 Pazartesi
Madem efsanesin, bağımsız aday ol da namın yürüsün bari!..
-
17 Aralık 2023 Pazar
Ne yapacaktı Büyükerşen’e, herkesin içinde git mi diyecekti?
-
1 Kasım 2023 Çarşamba
Algı operasyonları anketlerle yeniden başladı
-
24 Ekim 2023 Salı
185 bin nüfuslu Linz’in tramvaylarıyla buraya kadar
-
2 Eylül 2023 Cumartesi
Erşen değil, Engelşen (miş)
-
22 Ağustos 2023 Salı
Büyükerşen’in en zor seçimi olsa gerek!
-
18 Ağustos 2023 Cuma
Çavuşoğlu Ak Parti’nin Büyükşehir Adayı mı?
-
13 Ağustos 2023 Pazar
Adam gibi davransaydınız da size oy verseydik!..
-
8 Ağustos 2023 Salı
Yerel seçimlere doğru Eskişehir’in hali..
-
29 Mayıs 2023 Pazartesi
Asrın seçiminde kazanan Türkiye Yüzyılı oldu
-
31 Mart 2023 Cuma
Ankara’nın Melih’i Var da Eskişehir’in Neden Olmasın
-
26 Ocak 2023 Perşembe
Yine aklımızla da hafızamızla da alay mı ediyorsunuz?
-
8 Eylül 2022 Perşembe
Açıklıyorum! Ben de Başkanlığa Adayım 26 Söz Veriyorum!...
-
4 Ağustos 2022 Perşembe
Kendileri Kaçak Yapmaya Alışkın Olunca HER İNŞAATI KAÇAK SANIYORLAR
-
15 Temmuz 2022 Cuma
15 Temmuz’da Postallardan Medet Umanlara Karşı Meydandaydık
-
22 Haziran 2022 Çarşamba
Eskişehir Basının Festival Sarmalı
-
31 Mayıs 2022 Salı
Yoga Bahane, Algı Şahane
-
20 Mayıs 2022 Cuma
Yerel Medyanın Anketle İmtihanı!
-
16 Nisan 2022 Cumartesi
Türktelekom’lu olmayan pişman, olan bin pişman!
-
12 Kasım 2021 Cuma
Bu da Nereden Çıktı! Kanalizasyon Katılım Payı İSTEDİLER
-
26 Eylül 2021 Pazar
Hamamyolu Sizin Dipsiz Kuyunuz mu?
-
29 Ağustos 2021 Pazar
Karşı Olduğumuz Şey Tramvay değil, DRAMVAY
-
17 Ağustos 2021 Salı
Kimliğinden Koparılmış Kentle TURİZM BURAYA KADAR!
-
4 Ağustos 2021 Çarşamba
Emre Kınay’ın Sözleri ve YEREL YÖNETİM GERÇEĞİ
-
22 Haziran 2021 Salı
Bizim de İhtiyacımız Olan Böyle Projeler!
-
27 Nisan 2021 Salı
Reis Öder!
-
19 Nisan 2021 Pazartesi
Kaskı Kafasına Takmayanın Maskesini Doğru Takmasını BEKLEME
-
17 Mart 2021 Çarşamba
Gaziray ve Hatırlattığı Geçmiş: 8 Milyonluk FARK
-
5 Mart 2021 Cuma
“Yaptım ama Sor Bir Niye Yaptım”
-
7 Şubat 2021 Pazar
Doktor Bu Ne? Şebeke Suyu Çay ve Yemek Yapmaya Müsait Değil mi?
-
14 Ocak 2021 Perşembe
Peki Şimdi Tepebaşı Bölgesindeki Tüm Tarlalarda PREFABRİKLER Yükselirse!
-
22 Aralık 2020 Salı
Yol Muamması: Çevreyolu İhtiyaç mı Yoksa Sadece Hedef Şaşırtmaca mı?
-
9 Nisan 2020 Perşembe
Kart Akıllı Ama Uygulama İLKEL: Neden İnternetten Yükleme Yapılamıyor
-
2 Nisan 2020 Perşembe
Boş Binalar Ne Olacak ONU DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
-
6 Mart 2020 Cuma
Tülomsaş mı? 10 Santimetre Ne Kadar Önemliymiş Bir Kez Daha Düşünün..
-
4 Ekim 2019 Cuma
Canımızı Acıttın BÜYÜKŞEHİR
-
7 Mayıs 2019 Salı
Yerel İsrafa DUR DEMEYECEK MİSİNİZ?
-
17 Şubat 2019 Pazar
Asfalt Parası Yasal Zorunluluksa, KANUNLARI MI ÇİĞNİYORSUNUZ?
-
7 Ekim 2018 Pazar
Devlet Vatandaşına Tuzak Kurmaz!
-
1 Ağustos 2018 Çarşamba
Ağustos Böceği ve Sigortası Atan Karınca MASALI
-
15 Aralık 2017 Cuma
Bu Sorunun YANITI VAR MI? Asfalt Parası Alınmasın da Diyen Aynı Kişilerdi
-
30 Ağustos 2017 Çarşamba
Bayramsa Bayramınız Mübarek Olsun (!)
-
22 Ağustos 2017 Salı
Böyle Projeler Belediye Başkanlarında YOK
-
11 Ekim 2016 Salı
Masanın Adı Beyaz da, Mavi de, Halk Da Olsa İCRAAT AYNI
-
30 Temmuz 2016 Cumartesi
Pimaşla GİDER, Ancak Bir Yere Kadar GİDER
-
21 Nisan 2016 Perşembe
Eskişehir’li Fikrinin Sorulmasına Alışkın Değil ki!..
-
26 Ocak 2016 Salı
ETO: E(tine) T(üyüne) O(rtak mı)
-
13 Ocak 2016 Çarşamba
Toplu Ulaşımdan Kaçan TRAFİKLE BOĞUŞUYOR
-
14 Ekim 2015 Çarşamba
3. Üniversite Basiretsizliği: Herşey Kabak Hayaline Takıldı
-
1 Temmuz 2015 Çarşamba
Sosyalmedyafobik Belediye Odunpazarı
-
16 Nisan 2015 Perşembe
KİMLİĞİNDEN KOPARILMIŞ ŞEHİR
-
7 Şubat 2015 Cumartesi
Gelişmişlik Neden Rakamlara Yansımıyor
-
3 Ocak 2015 Cumartesi
İnanmazsanız Başaramazsınız!
-
14 Kasım 2014 Cuma
Yama Kültürü Sınırlarımızı Aştı
-
14 Eylül 2014 Pazar
Eskiye Rağbet Olsa, Bayata Nur Yağardı!
-
4 Eylül 2014 Perşembe
Katılma Payı Muamması!
-
1 Ağustos 2014 Cuma
Belediyecilikte de Tekelleşme Olur mu?
-
11 Ocak 2014 Cumartesi
Bu işler böyle biter mi?
-
2 Ocak 2014 Perşembe
Komik şehir “Eskişehir”
-
19 Kasım 2013 Salı
Çevre Yolu Komedyası!..
-
14 Kasım 2013 Perşembe
Şehir Trafiği SOS veriyor, Suçlusu Aranıyor
-
28 Ekim 2013 Pazartesi
Selçuklu Vurgusu Yanlış mış?
-
14 Ekim 2013 Pazartesi
Bankaların telefon oyununa dikkat!
-
2 Ekim 2013 Çarşamba
Bu nasıl iş böyle!
-
18 Eylül 2013 Çarşamba
“Ben yaptım oldu” Mantığına İsyan
-
1 Ağustos 2013 Perşembe
Ayhan Kavas’ın “Müjde” Rahatsızlığı
-
15 Mayıs 2013 Çarşamba
#konuşuptaRiskeGirmeyin
-
7 Nisan 2013 Pazar
Avrupa Masalı Buraya Kadar mıydı?
-
30 Mayıs 2012 Çarşamba
Eskişehirliye Eskişehir Haram mı?
-
7 Aralık 2011 Çarşamba
Eski Sistem Kaka; Yeni Sistem Harika
-
12 Ağustos 2011 Cuma
Eski’den yine garip açıklamalar
-
25 Temmuz 2011 Pazartesi
Çevre Yolu Hız Muamması
-
14 Haziran 2011 Salı
Kazanan Belli de, Kaybeden Kim?
-
17 Mayıs 2011 Salı
Tivibu Aboneliğine Evet Demeden Önce Düşünün
-
6 Kasım 2010 Cumartesi
Bir varmış, bir yokmuş
-
17 Temmuz 2010 Cumartesi
Yazımız Ses Getirdi!
-
3 Temmuz 2010 Cumartesi
Geri Dönüşüm Kutuları Mikrop Saçıyor
-
12 Şubat 2010 Cuma
Hangisi Karınca?
-
30 Ağustos 2009 Pazar
Güçlü Türkiye Önce Olmasın!
-
20 Ağustos 2009 Perşembe
Sus Payı mı?
-
2 Haziran 2009 Salı
YİTİRİLMİŞ(!) HAYATLAR
-
30 Mart 2009 Pazartesi
Seçimlerin Ardından...
-
24 Mart 2009 Salı
Burası Senin Yerin!..
-
10 Mart 2009 Salı
The Other
-
15 Ocak 2009 Perşembe
Asfaltlara da Avrupa Standardı!
-
25 Aralık 2008 Perşembe
Eskişehir Sizsiniz!..
-
12 Kasım 2008 Çarşamba
Vatmanlar Biraz Dikkat!
-
11 Eylül 2008 Perşembe
İsimleri Tartışıyoruz
-
5 Eylül 2008 Cuma
Neyi Paylaşamıyorsunuz ki?
-
24 Ağustos 2008 Pazar
Süperlig’de İlk Maçın Ardından
-
20 Ağustos 2008 Çarşamba
Süperlige Doğru ESES’te Neler Oluyor?
-
9 Temmuz 2008 Çarşamba
Halkın ekmeği ile oynamayın artık
-
27 Mayıs 2008 Salı
Mucizeler Ülkesi
-
22 Nisan 2008 Salı
Market Alışverişlerinde Dikkat!
-
4 Mart 2008 Salı
Tesadüf mü?
-
15 Şubat 2008 Cuma
Özgürlük Kavgası
-
4 Şubat 2008 Pazartesi
Herkes Mutsuz!
-
22 Ocak 2008 Salı
Bizim için önemlisiniz, sigara içmemelisiniz!
-
19 Ocak 2008 Cumartesi
İki yüzlülük mü?
-
17 Ocak 2008 Perşembe
Ne sıkıntılar çektik?
-
10 Ocak 2008 Perşembe
Fikir ve Emek Hırsızlığı
-
2 Ocak 2008 Çarşamba
KDV İndirimi ve Uygulamalar
-
16 Aralık 2007 Pazar
Mithat Körler Ve Biz Eskişehirliyiz
-
22 Ekim 2007 Pazartesi
Hakemler Bize Karşı mı?
-
19 Ağustos 2007 Pazar
Kalemşörler
-
2 Ağustos 2007 Perşembe
Şehrin ruhu!
-
24 Temmuz 2007 Salı
Kurallara Uymazsan Buna Benzersin
-
23 Temmuz 2007 Pazartesi
Demokrasi kazandı
-
20 Temmuz 2007 Cuma
Ticaret Odası Kimi Kandırıyor?
-
13 Temmuz 2007 Cuma
Dokunulmazlar!
-
9 Temmuz 2007 Pazartesi
Bağımsız Adaylık!
-
6 Temmuz 2007 Cuma
Allah’tan İstanbulu Yönetmiyorsunuz!
-
5 Temmuz 2007 Perşembe
Bu ne perhiz!
-
1 Temmuz 2007 Pazar
Değişim başladı
-
5 Haziran 2007 Salı
Eskişehir’e Eskişehirli Olmayan Adaylar