Demokrasi…. Hayat Mı? Dayatma Mı? Sömürü Mü?
İnsanoğlu tarihi ister seküler, ister dinsel anlayışa sahip olsun bir YÖNETİM MODELİ üzerinden şekillenir…
Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimine demokrasi diyoruz..
Birde bu demokrasinin temel dayanak noktaları var… Nedir bunlar?
Milli Egemenlik: Halkın iradesi ve egemenliği, belirledikleri temsilciler aracılığıyla gerçekleşir. Temsilciler de halk adına yasalar yapar. Ülke bu yasalara göre yönetilir.
Seçme Seçilme Hakkı: Seçme ve seçilme hakkı, demokrasinin sağladığı temel haklardan biridir.
Katılım-Özgürlük: Özgürlük, bireyin, başkalarının haklarına zarar vermeden istediğini yapabilmesidir..
Eşitlik: Hakların kullanılmasında ayrım yapılmamasıdır..
Hoşgörü: Farklılıklar ve farklı unsurlar demokraside birbirlerine tahammül etmesi, birbirleriyle uzlaşma kültürüne sahip olmasıdır.
Hukuk Devleti: Önceden belirlenmiş yazlı kanunların uygulanması, güvenliği sağlaması, düzeni ve işleyişi tesis etmesidir..
Kendimden başlayarak sormak isterim… öve öve bitiremediğimiz bu DEMOKRASİ insanların yönetiminde ne kadar yeterli bir sistem!
Madem mükemmel bir sistem deyip dem vuruyoruz.. Ne KADAR DEMOKRATIZ! Demokrasiye ne kadar SAHİP ÇIKIYORUZ..?
Demokrasiyi ne kadar içimize sindirdiğimiz, kişisel yada İDEOLOJİK bir RAHATSIZILIK şeklinde toplumun birçok kesiminde enfeksiyonel/hastalıklı olmuş durumda. İşimize gelince DEMOKRAT, işimize gelmeyince DARBE destekçisi olabilirmiyiz mesela..
Benim partime OY verince ADAMSIN!… ama OY vermediğin zaman “köylü, gerici, yobaz, dinsiz” misin? Mesela…!
Ben kazanırsam HUKUK on NUMARA, ama bana karşı olursa DIŞ MÜDAHALE KAÇINILMAZ MI!... mesela..?
Demokrasi HALKIN derdine ne kadar çare olur bilinmez ama elimizdeki en iyi yönetim modeli bu… Bana kalsa ben PADİŞAHLIKTAN yanayım, Avrupa’nın neredeyse tamamında olduğu gibi… Monarşi-Yarı monarşi… İngilterede KRALİÇE gibi… en azından 5 yılda bir kavga, seçim, kargaşa, seçim ekonomisi, gelen gideni aratır paranoyası, 5 yıl ye iç, çal sonra bırak gitler olmaz.. şahsen bana çok VEFALI gelmiyor… mesela ben BELEDİYE BAŞKANI olmam.. gece gündüz çalış hizmet üret. 5 yıl sonra ya partinden ayak oyunları gör, yada halktan Televole kültürüyle tokat ye.. saf dışı kal… kim nerden bilecek senin uykusuz gecelerini, kabuslarını..
Acaba DEMOKRASİ sermayenin HALKI gütmek için kullandığı BİR TAKTİK Mİ?
Köyden ineğini satıp yol parası yaparak 650km. öteden “benim köylüm” diyen DEMİRELİ görmeye giden bir babanın evladı olarak takım tutar gibi PARTİ tutmanın ne denli TEHLİKELİ OLDUĞUNU düşünenlerdenim.. neden mi..!?
12 Eylül 1980 emperyal sömürü DARBESİNİ yaşamış biri olarak; her gün bir birini tanımayan 35 insanın birbirini öldürdüğü günleri gördüm.(bir mülakatta EVREN bir yıl önce darbe yapılmasının planlandığını, ancak halkın bunu kabul etmeyeceğini, (bunun için hergün şiddet ve ölüm olaylarının zirveye taşınması gerektiği) şeklinde beyanatı içler acısı bir durumdur.(kıriminal olarak da sağ ve sol kardeş kavgasında her iki cephenin elindeki silahların aynı seriye ait oldukları, aynı merkez tarafından silahların dağıtıldığı ıspatlanmıştır))
10 yılda bir GELİŞMİŞ ülkelerin GELİŞMEKTE OLAN ülkelere emperyalist baskı kurarak BALANS AYARI verdiklerini görmeyene kör demek abartı olmayacaktır… Bazen düşünmekten edemiyorum.. Gençlik rol modellerimizden Deniz GEZMİŞ, Yılmaz GÜNEY, Fikir dünyamızı aydınlatan Ugur MUMCU lar, Bahriye UÇOK lar, Gün SAZAK lar bugün aramızda olsaydı NE DÜŞÜNÜR! NE YAPARDI…!
Mesela; Deniz Yoldaş olsa 15 Temmuz NATO DARBESİNE alkış tutanlara ne derdi? Bu işe bıyık altından gülücük atanlara Yılmaz GÜNEY hangi bakışı atardı… Bende Ülkücüyüm ama!... diyerek söze başlayanlara Gün SAZAK ne cevap verirdi…
Çok sevindiğim bir durum vardı aslında: bir dönem CHP ye oy veren biri, diğer dönem AK Partiye oy verebiliyordur, AK partiye oy veren biri CHP ye… Toplumda hoşgörü ve geçirgenlik başlamıştı… tüm ailesi halk partili olan biri AK Partiden Eskişehir Büyükşehir Belediye başkan adayı olabiliyordu mesela.. PKK ile özdeşleşmiş HDP seçmeni CHP ye oy topladığı gibi, diğer bir kısım HDP seçmeni ŞIRNAK ve AĞRI gibi yerlerde AK Parti adayına DESTEK verebiliyordu.. yani…
… demokrasi tam da yerleşmeye başlamış, katmanlar arasında geçişler daha da iletken hale gelmişti.. insanlar artık sınıflandırmalardan korkar hale gelmişti.. bu da demokrasinin temel ilkelerinden biriydi.. Çorumu, Sivası, Maraşı, Başbağları görmüş ve yaşamış bir toplum olarak en azından kavga etmeden bir şeyleri değiştirmeye çalışıyor, legal alan mücadelesini sürdürüyorduk..
Anadolu insanı olarak bu konuda hassas ve UYANIK olmamız her zamankinden daha önemlidir.. işgal için ÇANAKKALEDEN gemilerin girmesini beklemeyin, işgal düşünsel bir konsepte hiç farkında olmadan şahsınızda EYLEME geçer.. zombiler gibi birilerinin her dediğini yapar, paylaşır, konuşur ve destekler hale gelirsiniz.. derken ülkesinden asla taviz vermeyen bireyler olarak işgale razı hale getirilirsiniz.. sonra da ortada ne kurtaracak bir devlet, ne de patates ekecek bir bahçeniz kalır.. Irak ve Suriye örneklerinde olduğu gibi..
Dünyanın gözü önünde VENEZUELLA ya müdahale eden EMPERYAL ABD nin ne kadar çirkin bir durumda olduğunu MISIR DARBESİNDE SİSİ ye pisi pisi demesinde de gördüğümüz gibi Filistinde kadın ve çocukların tüm dünyaya rağmen soykırıma maruz kaldığını canlı yayınlarla izler hale geliriz..
Demokrasinin ve özgürlüğün sembolü ABD darbeleri destekler bir halde suçüstü olmuş(zaten hep öyleydi), lakin hiç kızarmamıştı. Çünkü demokrasi, barış, özgürlük ABD emperyalizminin HALKLARI SÖMÜRMEK için kullandığı evrensel NORMLARDI..
Darbe/Kaos bizde olursa ne olur? Biliyor musunuz? 85 milyon insan birbirine yer.. kaos olur… dolar 90 lirayı görür, faiz %70-80 lere dayanır.. Bunu siz bilmeseniz de PENTAGON biliyor ve planlarını buna göre yapıyor…
Biz kendi içimizde olayın “kritiğini yaparız” ama elin GÂVURU BENİM ülkemdeki SEÇİME müdahale edemez! Bu bir EGEMENLİK ihlalidir..
Sömürge ülke olsak, haklı olabilirler ama biz BAĞIMSIZ bir ülkeyiz.. eksik de olsa aksak ta olsa bir HUKUK sitemimiz ve bir DEVLET idaremiz var..
Bu gün tartışsak da: aynı ülkede, aynı şehirde, aynı apartmanda, aynı sokakta, aynı havayı soluyan bireyleriz.. Paris’teki, Brüksel’deki, Washington’daki goygoyculara ne..
Yoksa bizim bilmediğimiz bir ŞEY Mİ var…
Bence VAR.. Hem de çok büyük gerekçeleri var…
Giderek TÜRKİYE BÖLGESEL GÜÇ VE YENİDEN OSMANLININ HÂKİMİYET ALANINA SAHİP ÇIKMAYA BAŞLIYOR…
Bizi izlemeye devam edin..
Tüm yazıları
-
27 Mart 2024 Çarşamba
“Büyükerşen’den son Kazık!”
-
25 Mart 2024 Pazartesi
“Vekaleten Belediye Yönetilmez”
-
17 Mart 2024 Pazar
Domuz avına giden var mı?
-
15 Mart 2024 Cuma
“Allah diyemeyen CHP den Camii açılışına…”
-
13 Mart 2024 Çarşamba
Erşen‘e teyzeoğlu kıy yağı!
-
5 Mart 2024 Salı
Demokrasi…. Hayat Mı? Dayatma Mı? Sömürü Mü?
-
15 Şubat 2024 Perşembe
Erşen’in Ünlüce ısrarındaki SIR.. ortaya çıktı!..
-
13 Şubat 2024 Salı
CHP’yi kim sevmez..
-
11 Şubat 2024 Pazar
Çalışarak Seçimi Kaybetmek!..
-
6 Şubat 2024 Salı
100 yılın Kentsel Dönüşümüne aynı çamur! “RANT!!”
-
29 Ocak 2024 Pazartesi
Ak Partide yeni dönem…
-
13 Ocak 2024 Cumartesi
Mehmetçiğin kanında ABD nin kanlı eli var!
-
10 Ocak 2024 Çarşamba
“Hatipoğlu” Çok Yakışacak!