İlkyardımcılara kim yardım edecek!..
Şimdi nereden çıktı bu soru diyeceksiniz birçoğunuz? Efendim, güzel ama bahtsızların yaşadığı ülkemde pek çok yanlış ve eksiklikler olduğunu biliyoruz. Bunlardan bir tanesi de benimde içinde yer aldığım ilkyardım camiasıdır. Kendisini yaşam ile ölüm arasındaki ince çizginin tam ortasına konumlandırmış, insanlarımızın hayata daha umutla tutunması için tüm gayretini ortaya koyan ilkyardım eğitmenlerinin sorunlarını ele almak istedim bu yazımda.
Türkiye’mde iş kolları ve meslek mensuplarının çalışmalarını nasıl yürüteceği ile ilgili yasalar, yönetmelik ve yönergeler yayınlanır ve uygulanması istenir. Ama bu yönetmeliklerin gerçekten uygulanabilirliği ne derece mümkündür tartışılır. Bakanlıkların üst kadrolarındaki birileri, efendim şöyle şöyle maddeler koyalım, şu şu ek maddeleri de ekleyelim diyerek bir yönetmelik ortaya çıkarırlar. Ama bu yönetmelikleri çıkaranlar bu alanda belki hiç çalışmamış kişilerdir.
Bu işi sahada uygulayanların sorunları nedir? Ne gibi zorlukları yaşarlar? Bunların hiçbir önemi yoktur onlar için. Şimdi gelelim ilkyardım eğitmenlerinin sorunlarına… Birileri bu yazımla beraber beni dışlayacaklar, birileri ise çok kızacak belki ama ben bu yükü göğüslemeye hazırım. Birileri ya devletin kanatları altında ya da yan kuruluşlarında karnı tok sırtı pek yaşarken, birilerinin neler yaşadığını ya da daha açık bir ifadeyle nasıl yaşamaya çalıştığını fark edebilsinler diye bunların dillendirilmesi gerekiyor artık.
Türkiye her geçen gün, hiç sevmediğimiz ama tespiti doğru olan şu atasözümüzün seyrinde ilerliyor ne yazık ki… “Tok açın halinden anlamaz”…
Sağlık alanında eğitim almış birini düşünelim. Ne devlette nede özel sektörde bir iş bulamamış kendisini sadece ilkyardım eğitmenliğine adamış. Aksi gibi birde ilave bir iş kolu olarak “işyeri hemşiresi, işyeri sağlık personeli” gibi bir dalda da mezun olduğu bölüm o kapsama alınmadığı için bu haktan da mahrum olmuş. İlave bir gelir kazanmasının da önü kapatılmış. Zaten handikap burada başlıyor zaten. Sen bir insana devlet olarak diyorsun ki; sağlık alanında herhangi bir lise, önlisans ya da lisans mezunu isen “ilkyardım eğitmeni” olabilirsin ama “işyeri sağlık personeli” olamazsın. Bu, mağduriyetin sadece bir boyutu. Devlet diyor ki, bir ilkyardım eğitmeni en fazla 4 ilkyardım eğitim merkezinde eğitmenlik yapabilir. Şimdi sadece ilkyardım eğitmenliğinden rızkını kazanmak durumunda olan bir kişinin durumuna bakalım. Bu eğitmen 4 yerden eğitim bekleyecek ve bu eğitimlerin birbiriyle çakışmamasını umacak. Yeri gelmişken bilmeyenler için kısa bir bilgi vermiş olalım. İlkyardım eğitimleri 2 gün toplamda 16 saat hem teorik hem de pratik olarak verilen bir eğitimdir. Bu eğitimlerde eğitmenlere günlüğü 125 ile 225 lira arası bir ücret verilir. Bu fiyat eğitmenin kalitesi ve tecrübesine ve birde eğitim merkezinin kalitesine göre değişir. Şuan ortalama 175 liradan hesaplarsak 2 günlük bir eğitimin sonunda 350 lira hak edecek eğitmen arkadaşımız. Yol ve yemek ücretini de çoğunlukla kendi cebinden harcamak durumundadır. Eğitmenimizin işi yaver gitse ve tam performans çalışabilse en fazla 8 eğitim verebilir. Ama bu çok nadir karşılaşılan bir durumdur. Ortalama olarak gerçekleşen ise 5 eğitimdir. 350 lira ile çarpınca ne yaptı 1750 lira. Bu rakamdan yol ve yemek masrafı olarak en az 250 lira düşmek lazım ki gerçek rakama ulaşalım. Kaldı 1500 lira… Bu eğitmen arkadaşımızın sadece eğitim günleri için sigortası yatırılır ki bu da bir kayıptır onun için. Hatta bu 2 günlük sigortası yatırıldı mı diye düşünmeden edemez.
Ve birde ilkyardım eğitim merkezlerinde mesul müdür olan eğitmen arkadaşlarımızın durumunu ortaya koyalım. Yönetmelikte diyor ki bir mesul müdür sadece bir eğitim merkezinde çalışabilir. Mesul müdür eğitim merkezindeki eğitimler sırasında eğitim merkezinde olmak zorunda ve denetimler sırasında denetleyicilere yardımcı olmakla mükellef. Ama bu yönetmelik öyle bir şekilde anlaşılıyor ve uygulanıyor ki tam bir komedi.
Mesul müdür sürekli eğitim merkezinde bekleyecek. Denetmenler eğitim olsa da olmasa da ne zaman eğitim merkezine gelirlerse mesul müdür hazır kıta orada onları bekliyor olacak. Onlara göre mesul müdür sınırı bekleyen asker olacak adeta. Kendisinin özel bir işi var ve merkezde bulunamayacak ise ve merkezde herhangi bir faaliyet olmasa da yerine vekaleten bir eğitmen görevlendirmek zorunda imiş. Eee merkezde eğitim yok, bir çalışma yok, yerine tutacağın eğitmen bedava durmayacak değimli. Bir mesul müdür eğitim olmadığı vakitlerde gerekirse eğitim sayısını arttırabilmek adına sahaya inebilir, müşteri kazanmak için görüşmeler yapabilir ya da mevcut müşterilerine ziyaretler yapabilir. Birde eğitim merkezi eğitim olmasa da sürekli açık olacakmış. Sanırsınız eğitim merkezi değil de devlet hastanesinin acil servisidir ilkyardım eğitim merkezleri. Hangi özel eğitim kurumu ya da başka bir meslek kolu acil bir hizmet dalı olmadığı halde ve yapacak işi olmadığı zamanlarda sürekli açık olma zorunluluğuna tabi tutulur Allah aşkına… Bitmedi birde mesul müdür eğitime sokulan ilkyardımcı adaylarının girecekleri sınavlarda bulunmak zorunda bırakılıyor yönetmelik gereği. Mesul müdür o hafta hiç eğitim olmasa da eğitim merkezinde hazır kıta bekleyecek yetmedi hafta sonuna denk gelen sınavlarda yer alacak. Bizim bilmeyip devlet büyüklerimizin bildiği bir hikmet vardır bunda canım. Bu mesul müdür arkadaşlar insanüstü varlıklar, süper güçlere sahip, susuz, uykusuz her zaman göreve hazırlar. Tıpkı komandolar gibi… İlkyardım eğitim merkezi mesul müdürü olmak zor iştir vesselam.
Bu kadar sıkıntılara düçar edilen mesul müdürler acaba ne kadar ücret ile çalıştırılıyor dersiniz? Söyleyin, söyleyiverin hadi… Duyar gibiyim, 3000, 4000 lira alıyorlardır diyorsunuz değil mi? Ne gezer efendim… İster inanın ister inanmayın 1700 ila 2600 lira arası bir ücret alırlar. Buda yine merkezden merkeze ve mesul müdür olan eğitmenin seviyesine göre değişir. Ortalama 2000 lira diyebiliriz. Mesul müdür aynı zamanda eğitimlere de iştirak eder. Yerine göre bir fabrika yerine göre bir inşaat şantiyesine eğitime gider. Ve biliyorum ki temsil ettiği eğitim merkezinin mesul müdürü olduğunu ifade etmekten haya eder, kartvizitini vermekten çekinir. Neden? Çünkü bırakın o şantiyedeki şefi, amiri düz bir işçiden bile az maaş alıyordur da ondan. Mesul müdürüm dese, “ooo hocam iyi maaş alıyorsundur sen haa” diye tepkilerle karşılaşır. Halbuki “ne sen sor ne ben söyleyeyim” der içinden ve geçiştirmeye çalışır.
İlkyardım camiasının sorunları o kadar çok ki!.. En çokta ilkyardım hocalığı harici bir iş yapmayan ve ek başka bir geliri olmayan, henüz emekli olamamış eğitmenlerin hali perişandır. Bir takım kimseler hemen karşı savlar üretecektir şimdi. Efendim başka bir iş baksın o halde. Bende onlara derim ki devlet olarak bazı düzenlemeler yapılacaksa adil ve orantılı olmasına azami dikkat edilsin. Sen birilerinin önüne engeller çıkartırken bir takım meslek gruplarına ise, her alan da iş yapabilirsiniz sınırınız yok derse bu adaletsizlik değil midir? Böyle kişilerde var sektörde… Hem ilkyardım eğitmeni, hem iş güvenliği uzmanı hem işyeri sağlık personeli hem de emekli olmuş, işleri tıkırında. Gözümüz yok Allah daha çok versin. Ama sen devlet olarak bu durumdaki eğitmene de 4 eğitim merkezinden fazla yerle çalışamazsın derken sadece ilkyardım eğitmenliği yapan arkadaşımızı da 4 merkezle sınırlarsan bu adil bir paylaşım olmaz. Adil olan bu kişilere sadece 1 merkezde eğitmenlik yaptırmak hatta hiç yaptırmamaktır. Birilerinin geliri 4000, 5000, 6000 lira olurken birileri geçim sıkıntısı çekiyor ve 1500, 2000 lira kazanmak için koşturuyorsa bunda bir gariplik var öyle değil mi?
Yine bir diğer meselede, ilkyardım sınavlarında görev yapan sağlık bakanlığı çalışanlarının tavırlarıdır. Arkadaşlar hem devletten maaş, döner sermayeden ek gelir alırlar, üstüne de sınavlarda gözeticilik yapıp bütün gün (8 saat) ders anlatmaktan sesi kısılan fedakar eğitmen arkadaşlarımızdan daha fazla bir ücreti 1, 2 saatte gözetmenlik yaparak cebe indirirler. Birde sınav aşamalarında burunlarından kıl aldırmayanları vardır. Onları hiç sormayın. Kraldan çok kralcıdır böyleleri!.. Sorsanız görev aşkından yapıyordur bunları…
İnsanımızın ne kadar bencilleştiğinin, bananeci olduğunun ve empatiden yoksun olduğunun bir göstergesidir bu yaşadıklarımız. Bu durum birçok kurumda ve sektörde yaşanıyor şu anda. Ama insanımız narkozlanmış, sömürü çarkında ezildiğinin farkında bile değil. Gerek dizilerle, gerek futbol ile gündemimiz meşgul ediliyor ve gerçeklerin farkına varamıyoruz. Büyük paraları hortumlayanlar, vergi kaçıranların affedildiği ülkemde elbette onaylamıyoruz ama ufak suçlardan dolayı insanların ocakları dağıtılıyor. Devletimiz zengine, zalime güç yetiremeyip, garibe ve mazluma güç yetirmeyi marifet bilmiş ise vay halimize… Üstat Cemil Meriç’in sözü geldi aklıma; “Adalet büyük sineklerin delip geçtiği, küçük sineklerin takılıp kaldığı bir ağ olamaz, olmamalı”.
Adalet istiyoruz, her meslek erbabına, her çalışana, önüne engeller konulmadan işini özgürce yapıp alın teri dökerek rızkını kazanmaya çalışana köstek değil destek istiyoruz. Sözün kısası, “Tok Açın Halinden Anlamaz” deyiminin yerine aziz Peygamberimizin “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözünü yerleştirmek içindir bu yazımız.
Adalet istemişiz çok mu?
Tüm yazıları
-
2 Eylül 2024 Pazartesi
Herkes doğrumu biz doğru isek?
-
9 Şubat 2024 Cuma
Sağlıklı Yaşam İpuçları
-
19 Temmuz 2023 Çarşamba
Başarının en önemli formülü azim ve disiplindir
-
24 Haziran 2023 Cumartesi
Öğütler
-
1 Mayıs 2023 Pazartesi
Bioenerji Şifasının Amacı
-
10 Şubat 2023 Cuma
Bioenerji nedir, nasıl faydalar sağlar?
-
4 Ocak 2023 Çarşamba
Negatifi Hayatınızdan Çıkarın
-
15 Aralık 2021 Çarşamba
Biyolojik alanımız ve şifa
-
3 Şubat 2020 Pazartesi
Bioenerji, Esma-ül Hüsna ve Dua
-
24 Aralık 2019 Salı
Mayamız mı ekşidi?
-
6 Kasım 2018 Salı
Bioenerji ile şifalan
-
22 Haziran 2018 Cuma
Vakit Değiştirme Vakti!..
-
23 Mart 2018 Cuma
Niyet hayır, akıbet hayır
-
25 Ocak 2018 Perşembe
Öldük, bittik demeden silkelenip kendimize gelelim!
-
26 Eylül 2017 Salı
Boş yere yaratılmadın!..
-
2 Ağustos 2017 Çarşamba
Piknik notları ve İlkyardım
-
8 Mart 2017 Çarşamba
Aziz dostumun acı hayat tecrübesi
-
29 Kasım 2016 Salı
İŞTE ÇAY SİMİT HESABI, İŞTE EKONOMİMİZ!..
-
21 Ekim 2016 Cuma
Ne Günlere Kaldık
-
8 Nisan 2016 Cuma
İlkyardımcılara kim yardım edecek!..
-
1 Mart 2016 Salı
Akıllı Adam Olmak!
-
16 Aralık 2015 Çarşamba
Nereye Gidiyoruz, Hani Kalkınma!..
-
28 Ekim 2015 Çarşamba
Kim bu Fos Osmanlıcılar...
-
2 Eylül 2015 Çarşamba
KÖTÜ YÖNETİCİ VE DECCAL
-
14 Temmuz 2015 Salı
Müslümanların Helakı!..
-
22 Mayıs 2015 Cuma
Kimse yapamaz, Ak Parti yapar!..
-
29 Nisan 2015 Çarşamba
YALANCI MAĞRURLAR BİZE YABANCI
-
26 Mart 2015 Perşembe
Memleketi Mahveden Beceriksizler
-
27 Şubat 2015 Cuma
Kepazelik diz boyu, hangisini sayalım?
-
3 Ocak 2015 Cumartesi
İDEAL TOPLUM HAYAL Mİ?
-
25 Kasım 2014 Salı
Dönüşen Dönüşsün, Sen Dönüşme!..
-
25 Ekim 2014 Cumartesi
Türkiye’nin ateşle dansı!..
-
17 Eylül 2014 Çarşamba
Osmanlı geçinen, Aslından Kopuk Paçozlar
-
6 Ağustos 2014 Çarşamba
Hayır, hayır yüz bin kere hayır!..
-
24 Haziran 2014 Salı
İSLAM, SİYASET, YÖNETİM
-
22 Mayıs 2014 Perşembe
Siyonizm-Türklere Karşı Yahudinin Pis Oyunları
-
11 Nisan 2014 Cuma
Bir Gençlik!..
-
24 Mart 2014 Pazartesi
OY’un BÜYÜK, İYİ AMA KİME OY VERELİM?
-
28 Şubat 2014 Cuma
Ben Kimden Tarafım 2
-
29 Ocak 2014 Çarşamba
1997 ile 2014 arasında fark görebiliyor musunuz?
-
30 Aralık 2013 Pazartesi
CEMAAT, HÜKÜMET, MENFAAT
-
26 Kasım 2013 Salı
YALAN YANLIŞ EĞİTİMİMİZ!..
-
30 Ekim 2013 Çarşamba
Kanlı Ellerin Kanlı Projesi: BOP
-
21 Eylül 2013 Cumartesi
Dünya Liderini Dinliyorum!..
-
13 Temmuz 2013 Cumartesi
Ah O Gemide Bende Olsaydım!..
-
11 Mayıs 2013 Cumartesi
Tarlaya Neler Ektik?..
-
26 Mart 2013 Salı
Saptırıcı Liderler
-
20 Şubat 2013 Çarşamba
İslam’a dönen Müslümanlar
-
23 Ocak 2013 Çarşamba
Asgari Ücret ile Asgari 3 Çocuk mu?
-
26 Aralık 2012 Çarşamba
Politika Tesadüf Mü, Komplo Mu?
-
19 Kasım 2012 Pazartesi
AŞK ADAMI MI?.. KAÇIP FIRDÖNEN Mİ?..
-
22 Ekim 2012 Pazartesi
KIYAMET NE ZAMAN?
-
2 Ekim 2012 Salı
Sadıklarla olmak
-
28 Ağustos 2012 Salı
Fitre ve Çay Simit Hesabı
-
24 Temmuz 2012 Salı
Canlı Müslüman İstiyoruz!..
-
28 Haziran 2012 Perşembe
Cinsi Bozuklar
-
1 Haziran 2012 Cuma
Karakterli Müslüman!..
-
2 Mayıs 2012 Çarşamba
Aslından Koparılmış Protestanlar
-
21 Mart 2012 Çarşamba
Haktan Yana Olmak
-
24 Şubat 2012 Cuma
Lider ve Sistem 2
-
4 Şubat 2012 Cumartesi
LİDER ve SİSTEM
-
11 Ocak 2012 Çarşamba
KISSADAN HİSSE!..
-
26 Aralık 2011 Pazartesi
Allah İçin Çalışmak!..
-
10 Aralık 2011 Cumartesi
Cihad Ne Demek?
-
4 Kasım 2011 Cuma
Batı:Tek Dişi Kalmış Canavar!..
-
15 Ekim 2011 Cumartesi
HAYIRLARA MOTOR, ŞERLERE FREN
-
16 Eylül 2011 Cuma
DEĞİŞİM : “Tekamül mü, Tahribat mı?”
-
22 Ağustos 2011 Pazartesi
İnandığın Gibi Yaşa Türkiyem
-
25 Temmuz 2011 Pazartesi
BEN KİMDEN TARAFIM?..!..
-
7 Temmuz 2011 Perşembe
Bereket Dönemi "28 Haziran 1996 ile 2 Temmuz 1997"
-
19 Haziran 2011 Pazar
Ya Güdersin Ya Gidersin
-
13 Haziran 2011 Pazartesi
Seçim Sonuçları Ne Gösterdi?
-
10 Haziran 2011 Cuma
Seçime Doğru;"Arz-ı Mev’ud ve Horoz Dövüşü"
-
6 Haziran 2011 Pazartesi
Erbakan’ı Sevmek!.. Tavizi Sevmemek!..
-
1 Haziran 2011 Çarşamba
Hedef 2023, İstanbul Ayasofya Maratonu
-
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Hayalüstü Hayaldi!.. Gerçek Oldu!..
-
19 Mayıs 2011 Perşembe
NE HALLERDEYİZ 2
-
11 Mayıs 2011 Çarşamba
2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür
-
28 Nisan 2011 Perşembe
Hak ile Batılı karıştırmayalım 2
-
8 Nisan 2011 Cuma
DÜNYANIN EN BÜYÜK ADALET SARAYI
-
26 Mart 2011 Cumartesi
Hak İle Batılı Karıştırmayalım
-
17 Mart 2011 Perşembe
ORGANİK MAYAMIZ “İSLAM !..”
-
6 Mart 2011 Pazar
DİYALOG VE TOPRAK SATIŞININ PERDE ARKASI
-
28 Şubat 2011 Pazartesi
SUCUĞUNDA TADI KAÇTI!..
-
11 Şubat 2011 Cuma
Ne Hallerdeyiz ?
-
1 Şubat 2011 Salı
Ya AKP Olmasaydı !..