NEZAKET, ZARAFET HALİT GÜRSOY VE RIDVAN ARAS…

İlk olarak ilkokul öğretmenin Sayın Yüksel Karaçay Bey’den duymuştum ‘Nezaket ve Zarafet’ kavramlarını…

Dün gibi hatırlıyorum…

‘Hayat Bilgisi’ dersinde de, müfredatta da umarım yer almaya devam ediyordur…

Ediyorsa da /bu tür değer eğitimlerinin yeterli derecede olmadığını üzülerek söylemek durumundayım…

Müfredattan öte hücrelerimize, genetik kodlarımıza işlemesi gereken yegâne davranış biçimlerimizden olmalı ‘nezaket ve zarafet…’

…/…

‘Nezaket ve zarafet’ birbirinin ikiz kardeşi gibi…

Zarafet, ince ruhlu olmanın bir sonucu /adeta…

Nezaket ise adı üzerinde nazik, saygılı olan insan, bir nevi can…

Şu ana kadar tanıdığım, bildiğim tüm zarif gönüller aynı zamanda naziktiler…

Lütfen, zarif bir insan gördüğünüzde bu gözle bir kez daha bakın, onda ki nezaketi de göreceksiniz…

Tersi için aynı kuralın geçerli olduğunu iddia etmiyorum!

Yani, naziktir ve/fakat zarif olmayabilir…

Belirtmeliyim ki bu benim deneyimim, kanaatim…

…/…

Demişti ya, ilk olarak ilkokul öğretmenin Sayın Yüksel Karaçay Bey’den duymuştum ‘Nezaket ve zarafet’ kelimelerini diye…

Bu değerlerin yüceliğini çocukluk yıllarında merhum babamın yanında esnaflık yaptığımda da görmüştüm…

Müşterilerin dükkâna girerken verdikleri selamı, samimiyeti, kültürü, karşılıklı davranış şekillerini, hal hatır sormalarını vb. pek güzel, pek ala değerleri…

Şimdilerde tek kelime etmeden t/onlarca alışveriş yapacağımız, bir ‘DIT’ ile ödeyip çıkabileceğimiz mükemmel(!) ortamlar oluşturuldu bizlere!

Her şeye rağmen biz yine de dönebiliyoruz maskelerimizi takarak bürünebiliyoruz ‘Zarafet ve nezaket’ kimliğine…

Kısa sürede olsa dünya güzelleşiveriyor gibi geliyor /böylelerini görünce…

Demem o ki!

Yaşadığımız çağda, hemen her yerde hedefimize varmak, belki de işimizi gördürmek adına ve/veya zorda kaldığımızda pekâlâ ‘nazik ve zarif’ olabiliyoruz…

Sonrasında yine farklılaşıyor, kendimizi bile tanıyamıyoruz…

Olmaz öyle şey demeyin lütfen!

Tecrübe ile sabit…

Bakın etrafınıza, batırmadan evvel çuvaldızı, iğneyi kendinize batırıverin hele /bakın kendinize önce! İşte o vakit ne demek istediğimi daha iyi anlatmış olacağım…

Sorarım sizlere;

Dünden bugüne, günden güne eridi(mi) bu değerler?

Tek kullanımlık mıydı yani?

…/…

Şimdilerde ‘Zarafet ve nezaket’ şöyle dursun, dolu dolu samimi muhabbetleri bile unuttuk… Kimse kimseye fazladan 1 dakikasını bile ayıramaz oldu…

(Keşke zamanın kıymetini anladığımızdan olsa!)

Belki de her gün hızla gelişen(!) sistem/teknoloji bu şekilde istedi, ortamı bozdu /bilemeyiz…

Tepeden tırnağa uzaklaştık değerlerimizden, başka yüklerle dolduk!

Bizlik kültürünü mumla arar olduk /bencilleştik…

…/…

Neyse ki sosyal ve profesyonel iş hayatımızda ‘Nezaket ve zarafet’ zorunlu tutuluyor… Özellikle kurumsal şirketlerde uyulması gereken kurallar kurtarıyor birçoğumuzu…

Birde anadan, atadan görmüşse /fıtratında varsa tadına doyum olmuyor…

Bu tür kurallara uymayanların maddi manevi karşılaştıkları caydırıcı cezalar belirleyici oluyor…

Zorunlu dahi olsa bu bile güzel duruyor insanoğlunda…

Eğer etrafınızda çocuk gibi masum, olgun biri gibi nazik ve zarif insanlar varsa sıkı, sımsıkı sarılın onlara…

…/…

BİR TEŞEKKÜR…

Gürleyik Mezarlık Cuma Camii'nin yapımına ilişkin bilgilendirme tabelasına, Mihalıççık ve Köyleri kitabından istifadeyle kaynak olarak yazar Rıdvan Aras’ın ismimi yazma inceliğinde bulunmuş… Rıdvan Bey’de Gürleyik Doğal ve Tarihi Varlıkları Koruma Geliştirme Dernek Başkanı Halit Gürsoy Bey’e teşekkür etmiş…

Ne var bunda diyebilirsiniz, lakin önemlidir nezdimde… Yaşadığımız çağda, izinsiz iktibaslar, alıntı sözler, projeler, düşünceler vb. durumlar varken bunun yaşanması bize hala güzelliklerin olduğu ve olacağı umudunu verdi ya, bu bile kafi…

NEZAKET VE ZARAFET ELBİSESİ ÇOK ŞIK DURUR İNSANDA…

Her şeye rağmen misafirperverlik, yardımlaşma, zarafet ve nezaket hala örnekleri ile mevcut /genlerimizde…

Örf, adet, anane vb. (nezaket ve dahi görgü) kaybetmeye yüz tutan değerlerimize bağlı kalmalı, asla kaybetmemeliyiz…

İnanın ‘Nezâket ve Zarafet’ elbisesi çok şık duruyor insanda…

Demiştik ya yineleyelim;

Eğer etrafınızda çocuk gibi masum, olgun biri gibi nazik ve zarif insanlar varsa sıkı, sımsıkı sarılın onlara…

Çünkü biz ‘Nezâket ve Zarafet Sultanı (S.A.V)’in yolunda, büyük Türk Milletinin bir ferdiyiz…’

Ves’selam…